Arafta kaldığınız oldu mu hiç? Arafta kalmak, orayı solumak sizden neler götürdü / size neler kazandırdı? Araf, cennet ve cehennem arasında bir yerse; bu yere nasıl varabildiniz? Bu yerde ne kadar kaldınız ve o noktadan şimdi bulunduğunuz noktaya gelebilmenizde kim / kimler rol oynadı? Kimlere değişen ve gelişen yaşamınızda rol verdiniz?
Araf / Dönüm Noktamız
Araf, Arapça kökenli, İslam açısından önemli bir yere sahip bir sözcüktür. Din kitaplarında sözü geçen, dinsel inanca göre cennetle cehennem arasında bulunan bir yer. Günahları ve sevapları aynı olan kişilerin arınması için gidecekleri yer olarak da bilinir. İyi ve kötü amelleri eşit olan müminlerin cennete girmeden önce Araf’ta bekletildikleri ve Cenab-ı Hakk’ın lütfuyla cennete girdikleri yönündeki inanış, halk arasında oldukça yaygındır. Bu sözcük, gündelik yaşamda da kullanılmaktadır. Herhangi iki durum arasında kalındığı zaman, ‘Arafta kalmak’ benzetmesi yapılır.
Araf’la İlgili Ayet
“İki taraf, cennetliklerle cehennemlikler, arasında bir perde ve Araf üzerinde herkesi simalarından tanıyan adamlar vardır ki bunlar, henüz cennete giremedikleri halde buraya girmeyi umarak;
___ Cennet ehline selam size! diye seslenirler. Gözleri cehennem ehli tarafına döndürülünce;
___ Ey Rabbimiz! Bizi zalimler topluluğu ile birlikte bulundurma, derler.”
Araf’ın Bendeki Anlamı
Tabii ben, Araf sözcüğü ve arada kalmak, iki zıtlığı yaşamak üzerine biraz bağlantılı; biraz sıra dışı bir yorum yapmak istiyorum. Yeryüzünde bazı insanlar vardır ki kendi ülkesini bırakıp senelerce başka ülke / ülkelerde yaşarlar. Seçim, ya kendinindir ya da yaşam döngüsünün ulaşılması olanaksız yasalarında. Öyle ya da böyle bu kimseler, kendi gerçek toprağını arar dururlar. Toprağı o gittiği ülke / ülkelerden biri ya da zamanında bir vesileyle terk ettiği ülkedir. Gidilen yer / yerlerde neler yaşanırsa yaşansın; kimlerle tanışılırsa tanışılsın gelinecek nokta aynıdır. Öz’ü arayış… Kimlik arayışı, bu yaşama tutunulacak dallar nelerdir? sorusunun gerçek yanıtları. Kendimize sormalıyız: “ Beni bu yaşama bağlayan neler / kimler var? Gerçek toprağım neresi ve bu toprakta bütüne ulaşabilmem için neler mümkün? Bu dünya yaşamımda kendi kişisel ve ruhsal gelişimimde rol oynayan ya da kendisine rol verdiğim kimler var?” Sorun, korkmadan sorun, tüm sorularınızı! Göreceksiniz ki yanıtları tek tek gelecektir önünüze.
Zıtlıkların Gücü Anlamında Araf
Zıtlıkların arasında kalmak, bizi her daim ileriye götürür. Her gün aynı durumda olduğumuz, yeni bir soruyla karşılaşmadığımız sürece kendimizi yenilememiz olanaksızdır. Bir yerde, bir düşüncede var olabilmek için öncelikle, o ortamdaki tüm zıtlıklarla savaşmamız gerekir. Biz, mutluluğun yanında hüzünlü olmayı da bilmeliyiz. Belki de önce hüznün ve mutluluğun içinde yüzmeliyiz ki mutluluğun değerini tüm benliğimizle anlamlandırabilelim. İyi olmak ve kötü olmak… Her ikisini de yaşamak; hatta bazen hangi tarafta olacağımıza karar verememek, ne kadar da yüce duygular. Tüm bunları yaşamaktır, bizi daha ileriye taşıyacak olan. Aynı duyguların içerisinde ilerlemeden durmak, olumsuz duyguları tanıyamamak, tanımlayamamak demek, önce kendimizi, sonra da karşımızdakileri oldukları gibi kabul etmemek demektir. Ne kadar sürerse sürsün Araf’ta kalıp da olgunlaşmak, kendimiz için en uygun duygu durumlarını keşfetmek, bizi biz yapan davranışlardır. Tüm bunları düşünerek Araf’ta olduğunu anladığınız kimselere karşı da daha anlayışlı olun!