KUZEY KIBRIS’TA ARICILIK VE HALİL ERCAN

Arılar ve Yeryüzü

Arılar ve Yeryüzü
Kuantum mekaniğinin gelişimine önemli ölçüde katkılarda bulunan ve tüm zamanların en iyi fizikçilerinden kabul edilen Albert Einstein, “Arılar yeryüzünden silinip giderse, insanoğlu yalnızca dört yıl yaşayabilir. Arılar olmazsa; döllenme olmaz, hiçbir bitki, hiçbir hayvan, hiçbir insan olmaz.” demiştir. Bal arıları ve diğer türlerin de içinde bulunduğumuz eko sistem için önemi, bitki örtüsüyle oluşturdukları ortak yaşamla başlar. Bal arıları diğer birçok böcek türleri gibi yaşamak için besin olarak çiçeklerin nektarına (bal özüne) ve erkek üreme organı olan polene ihtiyaç duyarlar. Bitkilerin nesillerini sürdürebilmeleri, polenlerini yaymaları ve üreyebilmeleri için dölleyiciye ihtiyaçları vardır. Bal arıları bu zor görevi üstlenen ve çok da iyi yapan canlıların başında gelmektedir. Bu sayede arılar çevreye, birçok hayvan ve insanoğluna ihtiyaçları olan besinlerin oluşumunda büyük katkı koyarlar. Hemen hemen tüm çiçek türlerinin neredeyse %80’inin tozlaşması bir Avrupa Bal Arısı türü olan Apis mellifera tarafından gerçekleştirilir ve geriye kalan %20’sinden yaban arıları, eşek arıları ve kelebekler gibi diğer böcek türleri sorumludur. Ancak hiçbir zaman bal arıları kadar polen yayma becerisine sahip olamamışlardır. Bu nedenle, iyi ürünlerin elde edilmesi ve biyolojik çeşitliliğin sağlanması için hayatımızdaki baş sorumlular bal arıları olarak bilinmektedir. İnsanoğlu balı leziz bir yiyecek olarak keşfettiğinde arıları kendi amacı için kullanmaya başlamışlardır. Çok önceden eski Mısır’da bal, tanrıların yiyeceği olarak bilinir ve hatta M.Ö.600’lerde Antik Yunan’da arıcılık yapılmaktaydı.
Gelin bir de Kuzey Kıbrıs’taki arıcılığa göz atalım.
Halil Ercan
Halil Ercan öğretmenlik mesleğiyle eğitime katkı sağlarken arı ürünleri üretimi, tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliği yaparak da insan sağlığı ve doğaya önemli katkılarda bulunmaya çalışıyor. Arıcılığa yedi sene önce bir bahar gününde balkonda otururken karşısındaki ağaçta gördüğü bir oğulla başlar. Oğulu alıp kovana koyar ve sezon sonuna kadar yedi koloniye ulaşır (Koloni, bir kraliçe arı tarafından yönetilen işçi ve erkek arılar topluluğudur). Akademik boyutta var olan tüm videoları, bilimsel makaleleri inceleyip yakın bir arıcı arkadaşının alan deneyimlerini dinleyerek kendi alan çalışmalarına başlar. O günlerden bu günlere özellikle Kuzey Kıbrıs halkı için üretme derdine düşer.
Arı ve Sağlık
Arıcılığı ilerlettikten sonra Fitoterapi (bitkilerle tedavi yöntemi) eğitimini arıcılık alanında aldığı eğitimlerle birleştirir. Eğitimlerde edindiği bilgiler ışığında insan sağlığına da arılardan elde edilen ürünlerle destek vermeyi amaçları arasına koyar. Arıların ürünleriyle insan sağlığına katkı sunmaya yarayan bilim dalı olarak bilinen Apiterapi alanında araştırmalar yapar ve Kuzey Kıbrıs’ta birbirinden farklı şikayetleri bulunan birçok hastaya tedavi süreçlerinde destek vermeyi diğer bir hedef olarak benimser. Tüm süreçlerde ilgili hekim ve akademik personel ile temas ederek ada insanının sağlığının korunmasına olumlu katkılar koymayı amaçlar. Alana koyduğu katkılara gelin birlikte bakalım.
Kıbrıs Alan Çalışmaları
* Kronik Obstrüktif Akciğer Hastalığı (KOAH) teşhisi bulunan hastaların nefes darlığı problemlerini yenmeleri için keçiboynuzu (harnup) balını %84 saflıkta üretir ve bu balın Kıbrıs Arı ve Arı Ürünleri Araştırma Merkezi (KARÜM) tarafından tescillenmesini sağlar. Bu bal, özellikle nefes darlığı çeken on yaş altı birçok çocuk ve altmış yaş üstü yetişkinlerde beş yıldan fazla süreyle denenmektedir. Onlarca hastanın düzeldiği görülmüştür.
* Özellikle kanser ve diyabet hastaları için %50 saflıkta saf Propolis damlayı Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nde öğretim üyesi olarak görev yapan Doç. Dr. Erkay Özgör’le birlikte üretir. Bu ürün son yıllarda Kıbrıs’taki kanser, diyabet ve KOAH hastalarında tamamen gönüllülük esasına dayalı olarak kullanılmış ve olumlu yönde birçok dönüt elde edilmiştir.
* Diğer yandan birbirinde farklı olarak ürettiği 3 çeşit balın etiketlerine laboratuvar tahlil raporlarını da bildirerek insan sağlığının önemine dikkat çekmeye çalışmıştır. Bu davranışı ile toplumda büyük takdir kazanmış ve halkımıza gıda sağlığı hususunda güven vermiştir.
* Bir yandan insanlarımıza destek vermeye çalışırken diğer yandan arı sağlığında ve Kıbrıs’taki arıcılığın korunması adına başka bir çalışmayı da çok yakın bir zamanda bitirmiştir. Yaklaşık 6 senenin sonunda bitkisel ve organik asit içerikte olan ürünü arıların sıhhatlerinin varroa (arı zararlısı) ve diğer akarisitlerden korunması adına geliştirmeyi başarmıştır. Güney Kıbrıs arıcılığı da dahil olmak üzere Kıbrıs coğrafyasında yaklaşık 5.000 koloni üzerinde denenen bu ürünün biyolojik gözlem raporları Kıbrıs arıcısının yüksek seviyelerde memnun olduğu yönündedir. Elde edilen gözlem sonuçları, arıcılardan gelen dönütler ve koloni ilerleyişleri memnuniyet verici düzeylerde olup varroa zararlısına karşı geliştirilen bitkisel içerikli bu ürün coğrafyamızda ilk olma özelliğini taşımaktadır. Ürün tescil
Yazıma son verirken, Halil Ercan’ın Kıbrıs arıcısına ve arıcılığına yönelik yeni ve önemli bir çalışmasının daha olduğunun müjdesini vermek istiyorum.


Bu haber 2227 defa okunmuştur

:

:

:

: