Bir kurum ki battı batacak, iflasın eşiğinde geziyor. Her kararı olay, her adımı tartışma yaratıyor.
Bir kurum ki battı batacak, iflasın eşiğinde geziyor. Her kararı olay, her adımı tartışma yaratıyor.
Bir tarafta bir türlü yapılamayan ihale, diğer taraftan el mahkum yüksek fiyatlara getirilen yakıt, Kıb-Tek’i tartışmaların odak noktasından indirmiyor.
İlk önce şunu belirtelim. Yakıtı önce 75 dolara getiren firma şimdi 45 dolara nasıl getirmeyi teklif ediyor.
Bu firma daha önce yakıtı 75 dolara getirirken, bir Allah’ın kulu da bu nasıl iş diye neden sormadı?
Üstelik yapılan son ihalede 19 dolar ve 30 dolar teklif veren firmalar da var.
Konunun uzmanları net konuşuyor:
“Bu yakıt 20 dolara bile getirilebilir.”
Peki neden şu anda bu yakıtı böyle yüksek fiyatlara getiriyoruz?
Çünkü İtalyan borsasındaki fiyatı üzerinden ödüyoruz.
Şu anda Rusya başta olmak üzere ambargolu birçok ülkeden yakıtın daha ucuza alınabileceği gerçeği ortada dururken, bizi kim neden bu yüksek fiyatlara mahkum ediyor?
Bir tarafta devlet içinde devlet gibi davranan Kıb-Tek bürokrasisi, bir taraftan akaryakıt ihalesini bile beceremeyen siyasetçiler topluluğu….
Akıl alır gibi değil.
Bakanlar Kurulu’nda bu meselelerin enin boyuna tartışıldığı ama şartnamelerin yine adrese teslim hazırlandığı iddiaları var.
Tüm bu kötü yönetimin faturası elbette her ay başında vatandaşa yazılan yüksek elektrik faturalarıyla ödeniyor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bütçesinin yarısı büyüklüğünde yaklaşık 8 milyar TL’lik bir bütçeyi yöneten Kıb-Tek, belli ki bir mafya düzenine teslim ediliyor.
2024 yılına AKSA ile bitecek sözleşmenin ardından nasıl bir yol izlenecek? Daha o bile belli değil.
Dünyada enerji bir numaralı gündem iken biz bu tartışmaları sadece kısır siyasi çekişmelere emanet ediyoruz.
Kıb-Tek batıyor. Tıpkı Kıbrıs Türk Hava Yolları gibi çöküşün eşiğine geldi. Yönetemezsiniz kenara çekilin. Türkiye elbette bizi karanlıkta bırakacak değil.
Ama bu işi de Türkiye’ye bırakmak yüzümüzü kızartır. Bunu yapmayın. Bizden söylemesi…