Avrupa ve batıya arkasını dayayarak iş yapacağı hesapları içinde olan Atina. Akdeniz ve Egede, AB ve batıdan beklediğini bulamayınca. Her zamanki taktiklerine ve Bizans oyunlarına baş vurarak. İtiyat haline getirmiş olduğu, Batı Trakya Türk azınlığına şiddet uygulamaya başladı.
Avrupa ve batıya arkasını dayayarak iş yapacağı hesapları içinde olan Atina. Akdeniz ve Egede, AB ve batıdan beklediğini bulamayınca. Her zamanki taktiklerine ve Bizans oyunlarına baş vurarak. İtiyat haline getirmiş olduğu, Batı Trakya Türk azınlığına şiddet uygulamaya başladı.
Atina’da, iktidarda kim olursa olsun. Türkiye ile ilişkilerde soğukluk ve çatışma noktası oluşursa. Bundan Batı Trakya Türkleri nasibini almaktadır.
Yunanistan bir AB üyesi, AB ülkesi ve Devletidir.
AB’nin tüm müktesebatı Yunanistan’a da.
Yunanistan’daki vatandaşlara da şamil.
İnsan hakları ile ilgili, Yunanistan hem BM sözleşmesine, hem de Avrupa İnsan Hakları sözleşmesine bağlı.
Her iki sözleşmeyi de uygulayacağına dair imza atıp, mühür basmıştır.
Kısacası her iki kuruluşun tanımış olduğu temel insan haklarını. Yunanistan’da tüm vatandaşlarına uygulayacağını taahhüt etmiştir.
Taahhüt etmesine etti de.
Buna uyuyor mu ?
Uyup uymadığını anlamak için Batı Trakya’daki Türklere bir bakalım.
Eğitim hakkı bir temel insan hakkıdır.
Konut hakkı bir temel insan hakkıdır.
Seyahat hakkı da bir temel insan hakkıdır.
Seçme seçilme hakkı da. İnsan haklarını çoğaltabiliriz.
Batı Trakya Türklerinin taşınmaz mülkleri. Osmanlı’dan günümüze dek gelen mülklerdir. Türkler bunun dışında mülk satın alamazlar. Ancak mülklerini Rumlara satarlarsa resmi işlem yapılır. Bunun dışında devlet dairelerinde satış muameleleri işleme tabii tutulmaz.
Atadan kalan mülklere bile tamir ve restorasyon izni verilmez. İbadete açık camilerin tamiratına izin verilmediği için, birçok cami yıkılmış. Birçoğu yıkılmak üzeredir.
Birçoğu ise, bilinçli olarak kamulaştırılıp, yol vs. yapılmıştır.
Batı Trakya’da yaşayanlar gettolaşmış bir durumdalar.
Hani bizi 63 – 74 arası % 3 ‘lük gettolarda yaşamaya mahkum ettiler ya.
Batı Trakya’daki soydaşlarımızın yaşamı da Lozan Barış Anlaşmasından günümüze dek gettolaştırılmış. Bir nevi Nazi kampına dönüştürülmüştür.
Baskı, zulüm halini almıştır.
Seçme seçilme hakkı da, Batı Trakya Türkleri için geçerli değil.
Müftüsünü bile seçecek özgürlüğe sahip değiller.
Aralarından bir Dr. Sadık Ahmet çıktı. Batı Trakya Türklerinin sorunlarını içeren metinler hazırladı. Tutuklandı.
Dağıttığı bildirilerde, Batı Trakya Türkleri için Türk kelimesini kullandığından. Hapislik cezasına çarptırıldı.
Bağımsız olarak milletvekili seçildi. Parti kurdu. Yunan parlamentosu Batı Trakya Türklerinin parlamentoya girmesini içine sindiremedi. Seçim yasasını kasıtlı olarak değiştirerek. Oy barajını yükseltti. Batı Trakya Türklerinin parlamentoda temsiliyeti, böylece engellendi.
Dr. Sadık Ahmet, Türk azınlığın haklarını dünya platformunda aramaya başladı. Bu Atina’nın hiç işine gelmedi.
Bardağı taşıran son olay oldu.
24 Temmuz 1994 Lozan Anlaşmasının imzalandığı günün yıl dönümünde, yapılan törenlerden evine giderken. Trafik kazası süsü verilmiş bir suikasta kurban gitti.
Hani bizde çok iyi niyetli kişiler ve çevreler var ya, hep AB hukuku ve adaletinden bahsederler.
Avrupa Birliğine girelim de bize de o adalet yansısın derler.
Hala daha, bu adaletin çifte standartlı olduğunu görmediler. Ya da görüp de görmemezlikten gelirler.
Avrupa adaletine her halde at gözlüğü ile bakıyorlar.
Şimdi, Türkiye, Ege ve Akdeniz’de hem kendi haklarını. Hem de bizim haklarımızı kararlı bir şekilde sahada aramaya başladı.
Umutlarını AB ve batıya dayayan Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi beklediğini bulamayınca. Eski adetini yine uygulamaya kalktı.
Silahlı komandolarını, Batı Trakya’da İskeçe’deki köylere gönderdi. Türk mezarlığını taradılar. Sekiz Türk okulunu kapattılar.
Türkleri sindirme politikalarını uygulamaya devam ediyorlar.
Bu sindirme politikalarını Mısırdaki sağır sultan duydu.
Bir tek Brüksel mi duymadı ?
Geçen Cuma Dışişleri Bakanlarının toplantısı oldu.
Konu Türkiye’ye yaptırım. AB donanmasının Ege ve Akdeniz’e inmesi. Bir Allah’ın kulu da çıkıp, o toplantıda Batı Trakya Türklerinin tabii olduğu muameleyi dile getirmedi.
Getiremezler. Çünkü Türk’ün hakkını aramaları için dilleri dönmez.
Yunanistan, her zaman semere yükleniyor.
Avrupa adaletinin tecelli etmesi, sadece Hristiyan uluslar için kendini gösterir. Müslümanlar bunun dışındadır.
Rahmetli Erbakan Hoca boşuna söylemedi.
“ AB bir Hristiyan kulübüdür ”diye.