Türkiye’de , 15 Temmuz 2016 ‘da yapılan darbe girişiminin bir benzeri , bayram arifesinde , Rusya’da , Putin’e yapıldı .
Türkiye’de bu girişim bastırıldı .
Rusya’da ise , darbecilerle , Putin , anlaşarak , şimdilik sulh ve sükuna erişildi .
Rusya’daki bu girişim , dünyada askeri yapıların konumunu irdelendirmeği de beraberinde getirdi .
Rus idaresi , Wagner adı altında , özel bir silahlı güç olan bir şirkete , milli güvenliğini teslim etmiştir .
Yani , bir nev-i paralı asker kumpanyası .
Bu kumpanyadan , bir nevi emek ve can satın alıyor .
Bunun bedeli de ödediği paralardır .
Parayla , milli savunmanın çarkını döndürmek gibi bir şey .
Sonunda olan oldu da .
Daha torba dolmadı , dolmaya ramak kala , birileri torbanın dolmasını önledi .
Nereye kadar ?
Bunu izleyerek göreceğiz .
Wagner olayı , milli ordunun ne denli önemli olduğunu ortaya koyması bakımından da değerlendirilmelidir .
Bu darbe girişimi ile ilgili yapmış olduğu konuşmada , Sn. Putin , içindekini dışa vurmuş ve baklayı ağzından çıkarmıştır .
Darbe girişiminden sonra , çok şiddetli ve sinirli bir şekilde konuşan Putin Hazretleri . Birinci Dünya savaşına atıfta bulunarak , aşağıdaki cümleleri söylemiştir :
…Ülkemiz Birinci Dünya Savaşı esnasında 1917’ de benzer şekilde darp edildi. Bu savaşta Rusya’dan Zafer çalındı …
Değerli okurlar , biraz gerilere Birinci Dünya Savaşı yıllarına gidelim .
Rusya , Çarlık idaresinde yönetilen bir ülke .
İtilaf devletleri safında yer alan , konumda .
Karşılarında , İttifak güçleri olan bir dizi düşman .
Bu dizinin içerisinde , Osmanlı İmparatorluğu da hasım bir düşman .
1917 ‘de Birinci Dünya Savaşının devam ettiği dönemde , Rusya’da ilan edilen Komünist Devrim nedeni ile Komünist idare , savaştan çekilmişti .
Çekilmemiş olsa idi , savaşta , Osmanlının doğu bölgeleri Anadolu ve Boğazlar işgal edilip , çarlık Rusya’sına bağlanacaktı .
Balkanlarda , Panslavizmi geliştirip Slavların hakim olduğu Balkan bölgesini alacaktı .
Güneyde , İran’a kadar inerek , petrol bölgelerini ele geçirecekti .
Lenin , bu savaştan çekilmekle , Rusya’nın elde edeceği zaferi , başkalarının çaldığını da basa basa dile getirdi .
Putin , bu açıklaması ile Çarlık Rusya’sının toprak işgali ile genişleme politikasına da bir anlamda sahip çıkmış olmuyor mu ?
Devletlerde , devamlılık esası var .
Bay Putin de , bunu devam ettiriyor ve Rusya’yı bir emperyalist ülke olarak dünyaya ilan ediyor .
Gelelim , Birinci Dünya Savaşında Rusya’nın elde edeceği zaferi “çalanlara .“
Sakarya Meydan Savaşı zaferinden sonra , Doğu Anadolu coğrafyası , TC. sınırlarının bir parçası olarak 1921 Kars Anlaşması ile tescillendi . Bunu Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti onayladı .
Böylece , Çarlık Rusya’sına geçmesi düşünülen coğrafya , TC. de kaldı .
Boğazlara gelince , Milli Kurtuluş zaferi ile sonuçlanan itilaf işgali son bularak . Boğazlar da TC’ne dahil oldu .
Türkiye , Büyük Zaferle , bölünmekten kurtuldu .
Rusya’dan zaferi çalıp , kendi ülkesine endeksleyen ve Türkiye’yi bağımsız ve egemen bir devlet olarak , tüm dünyaya kabul ettiren bu büyük dahi ve “hırsız “ kim ?
Putin , 17‘yi telafuz ederek , içini dışa vurmuş ve emperyal tavrını ortaya koymuştur .
Türkiye , bu cümlenin üzerinde , çok hesap kitap yaparak , gerekeni yerine getirmelidir .
Yine bayram arifesinde , AB liderler zirvesi yapılmış ve bir sonuç bildirisi yayınlanmıştır .
Güneyin lideri , ikinci Niko , bu toplantıdan büyük beklentiler ummuş . Fakat beklediğini bulamamıştır .
Buna karşın , tribünlere , sonuç bildirisinden , güney için çok önemli kazanımlar elde ettiğini , habire pompalıyor .
Muhalefet ise , gerçekleri güneydeki halka anlatmaya çalışıyor .
Birinci Niko gibi İkinci Niko da , Kıbrıs konusunda , AB ile Türkiye’yi karşı karşıya getirme politikasını sürdürmeye devam ediyor .
Bayramın üçüncü günü , BM GS Guterres , Sn. Tatar’ı aradı , 20 dakika karşılıklı konuştular .
Tatar , yeni tezin , olmazsa olmaz olduğu konusunda , Sn . Guterrese etraflı bilgi verip , güneyin uzlaşmaz tavrını dile getirerek . Güneyi bir anlamda Guterrese şikayet etmiştir .
AB ve herhangi bir üçüncü tarafın , soruna müdahilliğinin , kesinlikle kabul edilemeyeceğini de üstüne basarak dile getirdi .
Guterresin bu konudaki yanıtı ise :
“Tarafların rızası olmadan , üçüncü tarafların , Kıbrıs sorununa müdahil olamayacakları “ oldu .
Şimdi , İkinci Niko’nun umudu , Nato Liderler zirvesine çevrildi .
Nato’daki , AB üye ülkelerin , Türkiye’ye olası baskılarının , Türkiye’yi Niko’nun istediği çizgiye getirmeleri .
Murat edilen hayal bu .
İkinci Niko’nun AB üyelerinden beklediği .
Göle maya çalmak .
Bunu Nasrettin Hoca bile başaramadı .