Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ustalık döneminde öyle bir siyasi manevra yaptı ki dünya şaşkına döndü. İsveç’in NATO üyeliğine karşı Türkiye’nin AB’ye üyelik kartını masaya süren Erdoğan 'Bize verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Önce Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin önünü açın biz de İsveç'in önünü açalım' dedi.
Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ustalık döneminde öyle bir siyasi manevra yaptı ki dünya şaşkına döndü. İsveç’in NATO üyeliğine karşı Türkiye’nin AB’ye üyelik kartını masaya süren Erdoğan 'Bize verilen sözlerin tutulmasını istiyoruz. Önce Avrupa Birliği'nde Türkiye'nin önünü açın biz de İsveç'in önünü açalım' dedi.
50 yıldır AB kapısında bekletilen Türkiye’nin son derece meşru olan bu isteği, Batı’nın iki yüzlü politikasını gözler önüne serdi.
Dünya basını Erdoğan’ın açıklamalarını şaşkınlıkla birinci haber yaparken, “AB Türkiye'ye 'yol açarsa' Ankara İsveç'in NATO üyeliğini onaylayabilir” yorumları yapıldı.
Rusya-Ukrayna savaşında izlediği dengeli politikayla hem Ukrayna ile hem de Rusya ile arasını iyi tutmayı başarmış Türkiye, Erdoğan’ın yaptığı yeni hamle ile uluslararası ilişkilerde adeta satrancın nasıl oynanması gerektiğini de ortaya koydu.
Türkiye’yi bırakın üye yapmayı son yıllarda üyelik adını bile ağzına almasından hoşlanmayan Avrupa şimdi bir tercih yapmak zorunda kalacak
Mesele Avrupa’nın güvenliği ve Rusya korkusu ile İsveç’in NATO’ya üye yapılmasıysa, Türkiye’nin de bir takım şartları olduğunu anlamak zorunda kalacaklar.
Bugüne kadar önce Yunanistan’ı, ondan sonra Rum kesimini gerekçe gösterip Türkiye’ye mesafe koyan Avrupa, NATO kalkanına ihtiyaç duyuyorsa Türkiye’yi ikna etmek için bir hayli ter dökmek zorunda kalacak.
Türkiye geçmişte Yunanistan’ın NATO’ya ikinci üyeliği sırasında yaptığı hataları tekrarlamamalı.
O günleri hatırlayalım. 50’li yıllarda Türkiye ile birlikte NATO’ya giren Yunanistan, 22 yıllık NATO üyeliğini Türkiye'nin düzenlediği Kıbrıs Barış Harekatı'nın ardından sonlandırdı. Gerekçeleri NATO'nun Türkiye'nin Kıbrıs’a yaptığı harekatı engellememesiydi.
İttifaktan ayrılmasının üzerinden 2 yıl geçtikten sonra Yunanistan, yeniden NATO’ya dahil olmak istedi. Washington da devredeydi.
ABD, Türkiye'ye Yunanistan'ın dönüşü için baskı yapsa da dönemin başbakanları önce Bülent Ecevit ardından ise Süleyman Demirel, bu talebi veto etti. Nedeni ise Yunanistan'ın Kıbrıs'ta adil bir çözüme yanaşmaması ve Ege'de abartılı taleplerini sürdürmesiydi.
Türkiye’nin tutumu hiç değişmedi. Ta ki 12 Eylül askeri darbesine kadar. Çünkü artık iktidarda Yunanistan'ı veto eden bir sivil yönetim yoktu.
Darbeden sadece 24 gün sonra ABD Ankara Büyükelçisi, Kenan Evren ile görüştü. Çantasında dönemin Amerikan Başkanı Jimmy Carter'ın talepleri vardı. 20 Ekim'e gelindiğindeyse Türkiye, Yunanistan'a yönelik vetosunu kaldırdı ve Atina NATO'nun askeri kanadına geri döndü.
NATO'ya dönüşten birkaç ay sonra Yunanistan, Avrupa topluluklarına yani şimdinin Avrupa Birliği’ne de üye oldu. Ve o dönemden şimdiye kadar her iki platformu maksimalist talepleri ve Türkiye karşıtlığı için kullandı.
Ancak o günlerden bu yana köprülerin altından çok sular aktı. Türkiye bugün elindeki NATO kartını çok iyi kullanıyor. Şimdi köşeye sıkışan Avrupa… Ya Türkiye’ye bir takım tavizler vermek zorunda kalacaklar ya da NATO kalkanına ulaşamayacaklar. Bizden söylemesi…