Dün, törenlerle Barış ve Özgürlük bayramımızın, 49. yılını kutladık .
Tarihte, verilen eşine rastlanmaz böylesine bir varoluş savaşımını, tarih sayfalarında, ancak ve sadece Kıbrıs Türk halkına ayrılan sayfalarda bulabilirsiniz.
Başka bir ulus veya halk, böylesine olanaksızlıklar içerisinde , bu denli bir savaşım mücadelesi vermiş değildir .
Bazı çevreler , Vietnam’ı bize benzetir .
Veya bizi Vietnam’a benzetir .
Bu büyük bir yanılgı .
Vietnam olayı, Soğuk Savaşın hüküm sürdüğü dönemde olmuştu .
Kuzey Vietnam’ın arkasında, Varşova Paktının tüm üye devletleri vardı .
Bizim yanımızda sadece Anavatanımız Türkiye , şimdiki gibi yanımızda idi .
Başka biri yoktu .
11 yıllık gettolarda tecrit edilmiş olan Kıbrıs Türk halkı , bu insanlık dışı muameleye tabii tutulan yegane halk olmuştur .
Özgürlük ve egemenlik uğruna , her türlü baskıya karşı boyun eğmemiş , yılmamış ve teslim olmamıştı .
Çünkü, Anavatanın yüreğinde idi ve yalnız değildi .
Tabii Anavatan da iktidarda olan bazı partilerin geçmişte batı ile yapmış olduğu , anlaşmalar karşısında , yavrusunu kurtarmak için eli kolu bağlanmış nerede ise çaresiz kalmıştı .
Bunun bariz yaşanmış bir örneği .
Rezil Jhonson Mektubu ile başlayan batının gerçek yüzü .
O mektup , geçmiş iktidarların, batı karşısında , Türkiye’yi ilerde de ne denli sıkıntılara soktuğunu hep birlikte yaşadık .
Her 20 Temmuzda, gururla bu günü kutluyoruz .
Çünkü bu günün elde edilişi tarihte az rastlanan çok acı bedelleri olmuştur .
Hala daha kayıp şehitlerimizden çoğu bulunmamıştır .
Geçen bu 49 yılda . Bununla birlikte ekonomik zaferlerin de kutlandığını hep bekledik .
Beklemeye de devam edeceğiz .
Askeri zaferler, hakların ve ulusların bakiliğini tek başına sağlayamaz .
Bunu tarih yazmamıştır .
Bunun en bariz örneği , 9 Eylül’de , Anadolu’dan kovulan düşmanla elde edilen askeri zaferle , Yüce Atatürk yetinmemiş ve hemen akabinde şu açıklamayı yapıp , işe koyulmuştu .
“ Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar, yaşayamaz az zamanda söner .”
Bunu 1923 İzmir İktisat Kongresinde söylemişti .
1938‘e kadar da ekonomiyi hep üretim ekonomisi ile yürütmüş, halka inerek halk ortaklıkları kurmuş , kooperatifçiliğe önem vermişti .
Kooperatifçilikte , kazanan hep halk olmuştur .
Bizde ise, var olanları dumura uğratmış bir hale getirdik .
Ecevit’in direktifleri ile kurulan halka dayalı ortaklıklar, zamanla batılıların telkini ve Sn. Özal’ın isteği ile hep kapatıldı .
Bizi eğitim ve Turizm kurtaracaktı .
Tarıma boş verildi .
Ülkeye , Limon ithaline başladık .
Çünkü, plansız ekonomi modelleri uygulayarak getirildiğimiz noktada bocalıyoruz .
Bu durumda , siyasi ve ekonomik dış baskılar da o denli artmaktadır .
Ekonomik zaferler için kolları sıvayalım .
Planlı üretim ekonomisine, bir an önce başlayalım .
İki Cumhurbaşkanının da açıklamaları yeni vizyonun geçerliliğini ortaya koyduğuna göre , buna behemehal geçilmelidir .
Ekonomi ne kadar güçlü olursa .
O denli, müzakere masalarında güçlüsünüz demektir .
İlerde, inşallah Ekonomik zaferleri kutlamaları dileyelim.
20 Temmuz, Barış ve Özgürlük Bayramı. Kutlu ve Mutlu olsun.