Ukrayna’dan bahsediyorum. Görünürde savaşın sonu yok. Ölümlere, acılara ve yıkıma neden olmaya devam ediyor. Ülke yerle bir oluyor, alt üst yapı ne varsa yok oluyor. Halkı komşu ülkelere dağılmış durumda. Ülke ve Ukraynalılar perişan olurken, arka planda uluslararası dev fonlar, yatırımcılar, şirketler Ukrayna'nın savaş sonrası geleceğini konuşuyor. Daha geçen yıl 4-5 Temmuz günleri 40 ülke ve 14 uluslararası kuruluştan temsilciler İsviçre'nin Lugano kentinde Ukrayna'ya yönelik bir tür Marshall Planı'nı görüşmüştü.
* * * *
Ukrayna'nın yeniden inşasına ilişkin bir konferans da gelecek yıl Almanya'da yapılacak. Ama ikinci bir toplantı bu yıl 21-22 Haziran'da Londra'da yapıldı. Toplantıya Türkiye adına Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da katıldı. Ülkeleri ve yatırımcıları halen savaşta olan bir ülkeye milyarlarca dolarlık yatırım için toplamak, yatırım yapmaya ikna etmek çok büyük bir çaba ister sanırım. Dünya Bankası, Birleşmiş Millerler ve Avrupa Komisyonu’Nna göre, paketin büyüklüğü şimdiden 400-450 milyar dolar gibibir rakam; Bu 6 Haziran’da Nova Kochowa barajının yıkılmasından önceydi. Bu rakam savaş ilerledikçe artacak tabii.
* * * *
Bunun herkülvari bir iş olduğu apaçık. Yatırımcıların hareketlendiği söyleniyor. Bu İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Batı Avrupa'nın yeniden inşasına yardım etmesinden yetmiş yıl sonra, ABD yönetimindeki yeni bir Marshall Planı çerçevesinde olacak sanırım. Tıpkı ABD'nin 1948'de Marshall Planı'nı başlatıp Avrupa'nın yeniden inşası için mevcut döviz kuruyla 173 milyar dolar yatırım yapması gibi, Amerikan sermayesi ve bağlantıları yeniden kullanılacak.
* * * *
Ukrayna Cumhurbaşkanı Selenski, ülkenin yeniden yapılanmasında ABD’nin öncü olmasını istediği biliniyor. Bu yüzden kalkınma finansmanını hazırlamak için 10 trilyon dolarla dünyanın en büyük varlık yöneticisi Amerikalı BlackRock ve Wall Street bankası JP Morgan'ı, Goldman Sachs‘ı görevlendirdi, BlackRock’un 1988’de kurucusu, CEO’su Larry Fink ile görüştü. BlackRock, tüm Alman DAX şirketlerinin ana hissedarı ve hatta Bayer, BASF, Allianz ve E.ON dahil olmak üzere en büyük 30 şirketin sekizinin en büyük hissedarıdır. Bu hisselerin toplam değeri 59 milyar Avro’ya tekabül ediyor.
* * * *
Alman haftalık ekonomi dergisi WirtschaftsWoche, Haziran’da dikkat çekici bir kapak konusunda “Yeniden Yapılanma Operasyonu: Ukrayna İçin Trilyonluk Plan” diye yazdı. Devamında şöyle yazıyordu; ‘Savaş tüm şiddetiyle devam ederken, 'perde arkasında alışılmadık bir ittifak' yeniden inşaya hazırlanıyor. BlackRock, JP Morgan ve Alman yöneticiler ön planda.‘ Dergi, ‘Sadece Ukrayna'da milyar dolarlık bir iş olduğunu sezmiyorlar. Ama aynı zamanda zeminde ideolojik bir kazanç da var. Blackrock patronu Fink 'Yeni bir Ukrayna yaratacağız' diyor. Ukrayna‘nın yeniden inşası kapitalizmin dünyadaki en güçlü ekonomik motor olduğunu dünyaya gösterecek‘ diye devam ediyordu.
* * * *
Yazılanlara bakılırsa “Ukrayna Marshall Planı” başlangıçta kurumsal yatırımcılardan, emeklilik fonlarından ve Avrupa İmar Bankası‘ndan gelecek düşük faizli imtiyazlı sermayeyle donatılacak. İlaveten ABD, Ukrayna'nın altyapısının yeniden inşası ve modernizasyonu için 1,3 milyar dolar verecek. İngiltere, önümüzdeki üç yıl için 3 milyar dolar kredi garantisi sözü verdi. AB Komisyonu önümüzdeki dört yıl için 17 milyarı hibe 50 milyar avroluk yardım paketine yeşil ışık yaktı. İmar Bankası 100 milyon dolarlık bir kredi için görüşüyor.
* * * *
Görülüyor ki, hükümetler vergi mükelleflerinin parasıyla Kiev'e yardım etmek isterken, özel sektör de geri planda duruyor. Almanya’nın önde gelen günlük gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung gazetesi de geçtiğimiz günlerde, ‘Ukrayna’nın yeniden inşasında kim ne kazanacak‘ diyordu. Gazetenin yazısında ‘Blackrock aynı zamanda zor bir ortaktır. Varlık yöneticisi, sadece anti-kapitalistler tarafından değil aynı zamanda piyasa liberalleri tarafından da gücü nedeniyle eleştiriliyor‘ diyordu.
* * * *
Yazıda, ‘Blackrock Amerikan hükümetine danışmanlık yapıyor. Alman anamuhalefet partisi lideri Friedrich Merz Almanya'daki denetim kurulunda yer alıyor. Blackrock, AB'nin sürdürülebilirlik kriterleri konusunda resmi danışmanı ve dolayısıyla yasama mekanizmasının bir parçası. Eleştirmenler, siyasetle geleneksel olarak yakın bağlarının yanı sıra, BlackRock'un hisse senedi alıp satarak piyasaları kontrol edebildiğini söylüyor‘ diyordu. Konu sanıldığından da derin. Ukrayna’da savaşın yanısıra ‘ne olup bittiğini‘ anlamak, görmek kolay değil sanırım. Çünkü askerler cephede, yatırımcılar da kapalı kapılar ardında savaşıyor galiba.