Bu halk büyük bir varoluş mücadelesinden geçti. Kendisini yok etmek isteyen Rum zihniyetine karşı verdiği o mücadeleyi de sonunda kazandı. Devletin kurdu.
Ama bitti mi? Elbette bitmedi.
Bu mücadeleyi sürdürürken yıllar içinde sosyal hayatta ve ekonomide sorunlar da giderek arttı.
Biz ise bu sorunları görüp teşhis etmek yerine görmezden gelmeyi seçtik.
Peki yıllardır çözüm yolu bilinen ancak bir türlü çözülemeyen sorunlarımızın kaynağı nedir?
Kamu reformundan, vergi reformuna, vatandaşlık yasasına kadar yıllardır konuştuğumuz ama bir türlü aşamadığımız sorunları neden çözemiyoruz?
Çünkü ülkede siyasal istikrar oluşturulamıyor. Ortalama iki yılı aşmayan hükümet ömürleri giderek bir bataklığa saplanmamamıza neden oluyor.
İktidara kim gelirse gelsin her türlü koalisyon ortaklığında, “Tam yapacaktık ki, ortağımız bizi engelledi” gibi bir yaklaşımla türlü bahanelerle karşımıza çıkıyor.
Halk yıllardır ertelenen, halının altına süpürülen sorunlar karşısında artık bıktı usandı.
Yaşanan sorunlar karşısında karşımızda bir sorumlu görmek, 5 yıllık süre sonunda ise vaat edilenler yapılamadığında hesap sormak istiyoruz…
Biz buna kısaca siyasal istikrar diyoruz.
Artık sen ben değil, biz olabilmek ve ulusal davamızın etrafında kenetlenmek için çaba göstermeliyiz. Bunun için de çare, sistemin baştan aşağıya yenilenmesidir.
Muhalefet erken seçim istiyor. Peki seçim yapılsa ne olacak? Üç aşağı beş yukarı yine geçen seçimdekine benzer bir tablo ortaya çıkmayacak mı?
O halde neden bu aldatmacanın içinde oyalanıyoruz?
Aynı yöntemle farklı sonuçlar almayı düşlemek kendini kandırmaktır.
Yaşadığımız ekonomik sorunların aşılması da ancak sistemin yeniden revizyona tabi tutulmasıyla mümkün olacaktır.
O yüzden hem iktidar hem de muhalefet partileri el ele vererek yeni bir sistem tartışmasını başlatmak zorundadır.
Aksi halde bu sistemle Sarayönü’nden ileriyle gitmemiz mümkün olmayacaktır. Bizden söylemesi…