Kendimize aldığımız bir ürünü, evimiz için getirttiğimiz bir eşyayı, üzerimize giydiğimiz elbiseyi, takıp takıştırdığımız aksesuarlarımıza ne kadar özen gösteriyoruz? Özen sözcüğü, bize ne kadar yakışıyor? Yakın arkadaşlarımızın onlar için özel ve önemli sayılan günlerine ne ölçüde saygıyla, özenle bakıyoruz? Aslında, en önemlimiz, ‘BEN’ e karşı olan tavrımız, saygımız, sevgimiz ve de özenli bakımımız.
Özen/Özenli
Özen sözcüğü, Türkçede yerleşik olarak değerlendirilen güçlü sözcükler içerisinde yer alır. Aynı zamanda bu sözcük, farklı türemiş sözcükler üzerinden de ele alınır ve değerlendirilir. Türk Dil Kurumu açısından ele alındığı zaman özen kelimesi farklı biçimlerde ifade edilir. Herhangi bir işin elden geldiğince iyi olması adına gösterilen çaba, itina, ihtimam anlamlarına gelir. Özenli sözcüğü, özenerek yapılmış olan (iş); özenerek iş gören, özen gösteren (kimse). Özensiz sözcüğüyse, baştan savma, gelişigüzel yapılan, hiç özen gösterilmeyen (iş); hiç özen göstermeden, gelişigüzel ve isteksizce iş yapan (kimse).
Ana Dilimize Gösterdiğimiz Özen
Dil bilincimiz gelişmiş mi gelişmemiş mi? Bu soru oldukça önemli bir soru. Çünkü, dilimizin kurallarını bilmek, bu kuralları günlük yaşamımız da dahil olmak üzere tüm yaşam alanlarımız ve evrelerimize uygulamak; bu çerçevede hareket etmek kendi öz varlığımız ve kültürel varlıklarımız için değer arz ediyor. Dil, insanlarla olan bütün ilişkilerimizde bize aracılık ederken, sosyal bağlarımızı düzenlemek adına hayatımızın her alanında mevcuttur. İnsan benliğinin ayrılmaz bir parçası olan dil duygu ve düşüncelerin, ses, şekil ve anlam bakımından her toplumun kendisine göre şekillenmiş ortak kurallarının yardımıyla başkalarına aktarılmasını sağlar. Konuşurken ya da yazarken ana dilimize sıkıca sarılmalı ve onu yanlış alanlara taşımamalıyız. Yanlış kullanımlarda iletişim sorunu yaşamamız kaçınılmaz oluyor.
Aileden Yakın Çevreye
Ana dil, başlangıçta aileden ve daha sonrasında yakın çevreden öğrenilen ve insanın bilinçaltına kadar inen dildir. Kişi, en fazla iletişim içinde bulunduğu evde anne, baba kardeş gibi aile bireyleriyle, sokakta oyun arkadaşlarıyla, okulda öğretmenleri ve sınıf arkadaşlarıyla kurduğu ilişkiler sayesinde doğuştan sahip olduğu konuşma yeteneğiyle ve hazır olarak bulduğu dil iletişim aracını sıklıkla kullanmaya başlar. Türkçeyi dört önemli unsur olan okuma, yazma, dinleme ve konuşma gibi faktörler ışığında iyi kullanabilen insanlar, iş hayatında, politikada, gündelik yaşamlarında kendilerini düzgün bir biçimde ifade edebilmekte ve daha başarılı olmaktadırlar. İletişim becerilerimizi geliştirmek için kullandığımız kelime dağarcığımızı zenginleştirmemiz gerekmektedir. Kullandığımız sözcüklerin ve sözlerin etkili olabilmesi için sade, anlaşılabilir ve akıcı olmaları gerekir. Sözlü ve yazılı dil bozuldukça anlamı gün geçtikçe zayıflamakta ve bir kargaşa ortamı yaşanmaktadır. Peki, biz dilimizi doğru ve güzel kullanıyor muyuz? Çoğumuz, günlük yaşantımızda dili hoyratça kullanmakta ve bununla yetinmeyerek dilimize gerektiği gibi özen de göstermiyoruz.
Kaynaklar:
https://sozluk.gov.tr
https://www.meftun.art