BİLİNÇLİ FARKINDALIK ‘MINDFULNESS’ -1

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi

Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi
Amerikalı emekli bir tıp profesörüdür ve Massachusetts Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 'Stres Azaltma Kliniği'nin ve 'Tıp, Sağlık Bakımı ve Toplumda Farkındalık Merkezi'nin yaratıcısı John Kabat-Zinn: “Farkındalık; yargısız bir şekilde, şimdiki ana odaklanabilmek amacıyla dikkatinizi toplayabilmektir.” sözü, yargısız olma ve anda kalma açısından çok önemli. Farkındalık, bir canlının çevresinde gelişen olayları bilme, algılama ve duyumsama becerisidir. 'Bir şeyin bilincinde olma' anlamına gelir. Göreceli bir kavram olan farkındalık, iç organlara ait bir duyu olabilirken duyu organları yoluyla alınan dış kaynaklı bir durumu da ifade edebilmektedir. Bilinçli farkındalıkta kendimizi iyi tanırız, güçlü ve zayıf yönlerimizi kontrol ederiz ve yaşam planımızı daha sağlıklı yaparız.
Farkındalıklı Yaşam: ‘Nefes Çalışmaları’ Seminerim
Geçtiğimiz hafta pazartesi günü 06.05.2024 tarihinde Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’ne konuşmacı olarak çağrıldım. Konumuzsa, Farkındalıklı Yaşam: ‘Nefes Çalışmaları’ oldu. Bu üniversiteye daha önce iki kez daha ‘Mandala ve Nefes Çalışmaları’ için gitmiştim. Bu sefer olduğu gibi diğerlerinde de oldukça keyifli geçti. Gençlerle buluşmak, onların sorularına yanıt vermek, onlarla aynı anda kalmak bana da çok iyi geldi. Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Eğitim Fakültesi Temel Eğitim Bölümü öğretim üyesi olarak görev yapan uluslararası akademik bir dergi olan International Journal of Positivity & Well-Being dergisi baş editörü Prof. Dr. Çağla GÜR hocamın daveti üzerine o gün ordaydım. Misafirperverliği için kendisine çok teşekkür ediyorum.
Konularımız ve Bakış Açılarımız
Farkındalık nedir? Ben, kimim? Bu yaşamımda ne istiyorum? Avantajlarım ve dezavantajlarım nelerdir? Nefes nedir? Doğru nefes nedir? Nefesin faydaları nelerdir? Günlük uygulanabilecek nefes teknikleri nelerdir? Bu konular üzerinde dururken gençlerle dolu olan salonda gülümsemeler fark ediyordum. Sonrasında, derin içerikli sorular gelmeye başlamıştı. Seminerlerde önemli olan son bölümdür. Soru ve cevap bölümü. Sorulan sorular ve verilen cevaplar bir başkasına da yararlı olmaktadır. Seminerde konuşulanları kitaplarımdan da alıntı yaparak veriyorum ki tüm bu konuşulanlar yaşamımıza yerleşsin ve daha çok kişiye ulaşabilsin. Tabii o gün oradaki gençlerden deneyimledikleri bu çalışmalarla ilgili görüşlerini yazmalarını da rica ettim. Yazılanları da teker teker sayfamda vereceğim ki farkındalıklı yaşamın nefesimizle başladığını anlayabilmek için öncelikle, kendimizi olduğumuz gibi kabul etmek ve nefesimize odaklanıp anda kalmaları yaşayıp sağlıklı ve farkındalıklı bir yaşama adım atmanın güzelliğini yazılarda görmenin ışığında böyle bir duruma geçilebileceğine inanalım. Bir söz, kanıtsız kalmamalı; yoksa o söz sadece, o an söylenmiş olup bir daha kim bilir kaç dönem sonra karşımıza çıkacaktır. Bizim için iyiyi, güzeli, doğruyu şimdi anlayıp yaşama geçirelim!


Kendimizle Yüzleşmek
“Kendimizi ne kadar tanıyoruz? Yüzleşmenin verdiği korku ve sonrasında yaşananlar, bizleri nasıl bir yaşama hazırlıyor?
Kendimizi tanımamız, kendimizle olduğumuz gibi yüzleşmemiz, bizzat kişiliğimizi kabullenmeye doğru gider. Bu kabullenişte, içimizdeki kötüyle de karşılaşıyoruz. Bu karşılaşma, bir bakıma cehennemi yaşamakla aynı. En kötüyü yaşamak, derinlerdeki bizi, en kötü halimizle görmek demek. Karanlığı tanımadan aydınlığa ulaşmak olanaksız. Bunun böyle olduğunu hepimiz biliyoruz. Kendi duygularımızı sahiplenir ve bu duyguların iyi olanlarını çevremizdekilere yansıtırsak; dünya, bizler için daha yaşanılır bir hale gelir. Bunu yapmak, tabii ki bir cesaret işidir. Bu cesaretle daha yaşanılır bir dünyayı yaratıyor olmamız da yaratıcılığımızı ön plana çıkarır.”
(Ben’i Hatırla adlı kitabımdan)
Korkularımızın En Doğal Hali
“Sizce korku nedir? Yaşamınız boyunca korku kavramına ne kadar ve ne gibi anlamlar yüklediniz? Korkularınızı kontrol etmeye mi çalıştınız; onları yok saymaya mı çalıştınız; yoksa onlarla yaşamayı mı seçtiniz?
Korkunun tanımını yapacak olursak; korkunun belirli bir ağrı veya tehdit olarak algılanan bir olay sonucunda, uyarıcı bir tepki olarak ortaya çıkan yaşamsal bir mekanizma olduğunu görüyoruz. Yaşamsal mekanizma olması, bizim için çok önemli. Demek ki korku, bizleri koruyan bir şey. Örneğin biri size saldırırsa, korku devreye giriyor ve adrenalin hormonu salgılanıyor. Bu durum sonucunda tepki veya kaçma ortaya çıkıyor. Yılan, akrep … gibi sürüngen hayvanlara karşı korkularımız, karanlıkta düşme korkusu, uçakla yolculuk yaparken ayaklarımızın yerden kesilmesi duygusunun bizlere yaşattığı korku, hızlıca üzerimize doğru gelen sivri bir cismin bize zarar verebileceği korkusu… gibi korkuların geçerliliği normal. Fakat, ortamda var olmayan bir durumu üretmek de olabilecekler arasında. İnsanoğlu, anda var olmayan bir korkuyu o anki kaygı durumundan, bir önceki gün yaşamış olduğu olumsuz deneyimden yola çıkarak kendi de farkında olmadan üretebiliyor. Çocukluğumuzda önce annemiz ve sonra da pek tabii ki çevremiz tarafından bizlere öğretilen içi boş korkularımızın varlığı yüzünden bunlara eklediğimiz daha çokları da yaşamımıza dahil oluyor. Problemlerimizin yaşamımızı sarmaladığı dönemlerde bu gerçek dışı korkular, bizleri ziyaret ediyor.”
(Ben’i Hatırla adlı kitabımdan)
Bu haber 270 defa okunmuştur

:

:

:

: