“ GAU Eğitim Fakültesi Dekanlık görevimi Rektör Yardımcımız Prof.Dr. Oya Ertuğruloğlu'na devrettim. Rektörümüze ve üniversite yönetimimize çok teşekkür ediyorum…”
UMAY GÜNAY
not: Umay Hocamız GAÜ’deki diğer görevlerine elbette devam ediyor. 😀🙏😀🙏😀
DÜŞÜNCE MEVSİMİ
sararıp solan bahçelerde nedense
alabildiğine hüzünler saklıdır...
aşkın, hayatın
belki de ölümün sırrı...
neden gün batımları
içini acıtır insanın...
damlayan su misali
akar gider avuçlarımızdan hayat...
sen yine de sorgula hayatı
yarına açacakmışsın gibi gözlerini...
bir umut kırıntısı kalsın tabakta
hüzün damlası ıslatsa da yastığını...
gün doğarken şu tepenin ardından
Yaratan’ına uzat avuçlarını
içinin aydınlığını ekleyiver gülümseyişlerine...
UMUT
ha çaldı ha çalacak kapını
haydi
yaşama KULAK VER...
Ayşe TURAL
SONU MUTLU BİTEN AŞK HİKAYELERİNE BAYILIRIM...
(Kim bayılmaz ki?)
Oldum olası, aşk üstüne anlatılan tüm hikayeleri dinlemeyi severim... Tatlı bir sohbet ve beyefendi anlatıyor yıllar yıllar öncesini...
Kendisi nişanlı... Nişanlısıyla bir eğlence mekanına gidiyor. Bir sandalyede arkası dönük oturan, yüzünü bile görmediği kadına bir bakışta vuruluyor. İşte diyor, ' Ben böyle kadınlardan hoşlanırım...' Hanımın evli olduğu öğreniliyor... Daha sonra bu espri aralarında evlendikten sonra da devam ediyor. Karısı, her karşılaşmada ' bak seninki.' diye adama takılıyor.
Uzaktan uzağa beğenmeler, karşılaşmalar, hakkında bilgilenmeler sürüyor ama güzel kadının bu hayranlıktan yıllarca haberi bile olmuyor...
Kader bu ya yollar 33 yıl sonra tekrar kesişiyor... Yine ters bir zaman... Adam, kadına ' Beni bekleseydin ya...' diyor. Kadın şaşkınlıktan ne diyeceğini şaşırıyor... Ağzı bir karış açık, ' Bu adam ne saçmalıyor ki...' diye düşünüyor...
' Sabreden derviş, muradına erermiş...' misali, o ters durumlar bir kez daha aşılıyor. Hani derler ya kısmetse bir şey, döner dolaşır ve yine sizi bulur...
Yılların istek ve arzusu gerçekleşiyor. Gerçekten film gibi... Şimdi mükemmel bir çift ... Tanrı mutluluklarını daim etsin...
Hep uzun soluklu aşkları, sevgide bağlılığı sevmişimdir... Sizin de farkına bile varmadığınız, uzaktan uzağa yıllarca sevildiğiniz olmuştur eminim... Bizim kuşakta benzer hikayeler hep yaşandı... ' Arkadaşımın aşkısın...' şarkısındaki gibi 40 yıl derinden derine sevmelerin hikayesi dillerden düşmedi...
Gökten üç AŞK elması düştü... Biri anlatanın, biri aktaranın biri de bu yazıyı okuyanların başına...
NEDENSİZ
Yüreğim pır pır etmeli
Sesini duyunca
Elim ayağım titremeli
Sevdadan...
Aklım bir karış havalarda
Martıları seyretmeliyim.
Nedensiz şarkılar mırıldanıp
Gülümsemeliyim balıkçılara
Merhabalarım olmalı
Tanımadıklarıma...
Aklıma geldikçe gülüşün
Mor akşamlar çökmeli gözlerime...
Ayşe TURAL
KONUKLARIM VAR
İZMİT’ten…
Canan Önder YAŞAR, Sema ZORLU ve bir Bengü Koç eşleriyle ile kısa bir tatile gelmiş.
Hoş gelmişler…
AYAKKABI TAMİRCİSİ
Ne zaman bir ayakkabı tamircisi görsem aklıma Ömer Seyfettin'in ESKİCİ isimli öyküsü düşer hemen...
İlk günkü gibi gözlerim dolar... Hatta bu öyküyü öğrencilere anlatırken yine sesim titremeye başlar... Elimde değil!
Çocukluğumuzda şimdiki gibi bolluk nerde?
Yırtılan, açılan, su alan ayakkabılar ÇAYBOYUNDAKİ ayakkabı tamircisine gider...
Ablaya küçülen ayakkabılar, ( tıpkı elbiseler gibi) yamanır, dikilir, yapıştırılır ve boyanır... Anne tüm şirinliği ile küçük kızının bunları seve seve giymesini sağlar...
Çocukken tamircide beklemeyi çok severdim.
Köseleyi keşişini, ayakkabıyı örse geçirişini, çivileri teker teker tak ! tak! diye çakışını seyretmeye bayılırdım. Ardından küçük bir süngeri boyaya batırıp ayakkabıyı boyayışını, bir kadife parçası ile onu parlatışını...
Emek vererek iş yapanlara her zaman çok saygı duymuşumdur...
ANILAR
eskimeli mi sence yaşananlar
üstünü örtmeli mi zamanın külleri yavaşça...
yaşanan onca şeye
haksızlık bu bence...
düş kırgınlıklarımızda
ertelenmiş mutluluklar mıdır
yüreği soğutan...
sorguladın mı hayatını
neresindesin zamanın...
geçmiş zaman hikayelerinde
birinci tekil kişiysen eğer
çoğullayamamışsan
güvercin kardeşliğini
boşuna bekleme benden...
Ayşe TURAL
GİRNE BELEDİYESİ SANAT GALERİSİ
Sergi bitmeden, ucundan yakalıyorum.
Hem de Heidi Trautmann, Şifa ve Yılmaz ( Rüya Taner) Yılmaz Taner birlikteyiz…
Heidi, anlatıyor yedi kişilik grubu… Yıllardır birarada oluşlarını, hayatı ve sanatı paylaşmalarını…
Tam ayrılacakken resimlerine hayran olduğum 87 yaşındaki ressam Christina da içeri giriyor.
Christina Hessenberg’in tablosunun önündeyiz.
Ömrünün uzun bir bölümünü Kıbrıs’ta geçiren ressam, ADA’mızı çok seviyor.…
AŞKIMA AŞK GEREKİR
sen giderken
hüznünü bırakıyorsun geriye...
aşkıma aşk gerekir
umut aşktadır...
sevinçlerimi çalma emi
ben hüzünlerimi
geçmişin ırmağına bıraktım
yavaşça...
dinle bak
zaman çınlatıyor kulaklarımızı...
sen
bahçemin iklimine uygun
zeytin ağacımsın benim...
aşkıma aşk gerek adamım
umutlar aşktadır...
Ayşe TURAL
YAŞAMIN SICAKLIĞIYLA…
Yaşam, yaşamaktan gelen bir sözcük… Yaşamanın tamamı, bütünü, süreci… Ne hoştur ki, bir nefes alışımız, bir yudum su içişimiz, bir anlık yastığa düşen başımız… Yaşamın bir parçasıdır. Bir göz göze geliş, sıcacık bir el tutuş, bir gülümseyiş de odur…
Bir güzellik, bir büyü taşır sanki… Uzunluğu, kısalığı yaşadıklarımızla ölçülür; bazen de duygularımızla…
Her ne varsa iyiden, güzelden yana onu davet edelim bu zaman dilimine… Hep iyiliklere ve güzelliklere kapı açalım… Açalım ki, dünyamız da güzelleşsin…
MUTLU HAFTA SONLARI DİLİYORUM…