KKTC’de, yıllardır uluslararası hukukun ve siyasetin gölgesinde varlık mücadelesi verirken, iç hukuk alanında çözüm bekleyen en önemli meselelerden biri de mülkiyet sorunu.
1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan sonra Güney’den Kuzey’e geçen Kıbrıslı Türkler ile Kuzey’den Güney’e geçen Kıbrıslı Rumların mülkiyet hakları yıllardır tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Bu noktada KKTC’nin oluşturduğu Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK), hem hukuki hem de siyasi açıdan kritik bir mekanizma olarak öne çıkıyor.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından “etkili bir iç hukuk yolu” olarak kabul edilen TMK, mülkiyet meselesini diplomatik gerilimden çıkartıp hukuki zeminde çözüme kavuşturma amacını taşıyor.
Peki, Taşınmaz Mal Komisyonu Neden Önemli?
TMK, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2005 yılında verdiği Xenides-Arestis kararı sonrasında KKTC’de 2006’da kuruldu. Amaç, mülkiyet talebinde bulunan Rumlara tazminat ödemek, takas yapmak ya da iade sağlamak gibi çözümler sunarak meseleyi hukuki bir çerçeve içinde yönetmekti. 2010 yılında AİHM, Demopoulos ve diğerleri davasında, TMK’yı etkili bir hukuk yolu olarak tanıyarak, Rumların öncelikle bu komisyona başvurması gerektiğine hükmetti. Bu, KKTC’nin uluslararası hukuktaki pozisyonunu güçlendiren önemli bir kazanım oldu.
TMK, mülkiyet sorununa tek tip bir yaklaşım yerine, farklı çözümler sunarak tarafların haklarını dengelemeye çalışıyor.
Mülkiyet hakkı talep eden kişilere maddi karşılık ödeniyor.
Rumlar, Kuzey’deki mülkleri karşılığında Güney’de kalan Türk malları ile takas yapabiliyor.
Stratejik ve kamusal öneme sahip olmayan bazı taşınmazlar, mülk sahiplerine iade edilebiliyor.
Ama en önemlisi KKTC’nin meşruiyetini güçlendiriyor
TMK, sadece hukuki bir mekanizma değil, aynı zamanda KKTC’nin devlet yapısını uluslararası alanda tanıtma açısından da önemli bir araç.
Mülkiyet konusunun siyasi bir araç olarak kullanılmasını engelliyor.
Ancak TMK’nın işleyişinde bazı zorluklar da var. Maddi kaynak yetersizliği, bazı kararların uygulanmasını geciktiriyor ve başvuruların hızla sonuçlandırılmasını engelliyor.
Ayrıca, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY), Rumları TMK’ya başvurmamaları konusunda teşvik ediyor, çünkü TMK’nın işleyişi KKTC’nin fiili varlığını güçlendiren bir unsur olarak görülüyor.
Peki bu kadar önemli bir mekanizma yeterince kullanılabildi mi?
Ne yazık ki uluslararası arenada bu kadar önemli bir kozu yeterince kullanamadık.
Ancak son yıllarda emlak sektöründen yaratılan kaynakla bu konuda önemli bir yol alındı.
Bugüne kadar, Komisyona yapılan başvurulardan 1840 tanesi sonuçlandırılmış. Sonuçlandırılan başvurulardan 1161’inde tazminata, 15’inde iadeye, 2 başvuruda takas ve tazminata, 1 başvuruda takasa hükmedilmiş.
Bugüne kadar yapılan ödemelerle 2020 yılının sonuna kadar karara bağlanan tüm başvuruların ödemelerinin tamamlandığı açıklanıyor.
Mülkiyet sorunundaki baş ağrımızın tek çözüm yolu budur. Bizden söylemesi…