Bir müddetten beri ülkeyi geren başlık ve türban olayı , futbol topu gibi ayaktan ayağa şutlanıyor .
İktidarın ağırlıklı ortağı , konuyu parti meclislerine götürdü .
Karar çıkardı .
Karar , ne şiş ne kebap türünden .
Benim anladığım , orta yollu bir çıkış noktası aranmakta .
Mevcut tüzüğün , değişip değişmeyeceği de tartışma konusu .
Hükümetin ağırlıklı ortağı olan UBP‘ de de , başlık ve türbana karşı olan vekillerin olduğu , fısıltı gazetesinde , fısıldanmakta .
Girne Mv. Sn. Altuğra , buna karşı olduğunu açıkladı .
Sn. Hasan Taçoy , UBP , PM toplantısına , katılmadı .
DP . Bu konuda , sessiz .
Fakat , eski başkanı Sn. Serdar Denktaş da buna açık açık karşı .
YDP‘ nin Başkanı Sn. Arıklı , konuyu , polise havale etti .
Yarın , bu konuda , Lefkoşa’da büyük bir açık hava toplantısı yapılıyor.
Konu , başlık ve buna bağlı olarak , Laiklik ve laik eğitim .
38 sivil toplum örgütü de , destekleme kararı aldı .
Bu konuda Halk , bölünmeye devam ediyor .
Orta öğretimde , okula baş örtüsü ile girmeye çalışan bir öğrencinin girişimi ile , olay patlak verdi .
Okul idaresi , buna karşı çıktı , ilgili sendikalar da bunu destekledi .
Kız çocuğu , okula alınmadı .
Okul idaresi , basına düşen haberlerde , kendisinin yetkisinde olan tüzüğü , uygulayarak , baş örtülü kızı okula almadı .
Şimdi .
Bunu uygulamaya kararlı olan hükümet . Tüzüğü değiştirerek , bunu uygulama , hazırlığı içinde .
Baş örtüsünü salt , kılık kıyafete bağlamak ve bunu disiplin tüzüğü ile halletmek düşünce ve algısı da , büyük yanılgı olarak karşımızda durmaktadır .
Konu , Anayasa ve ona bağlı olarak Anayasa hukukunu da ilgilendirmektedir .
Nasıl mı ?
Biraz , bu konuda , Ankara Hukuk Mektebinde , hukuk yaladığımız yıllara gitmekte fayda var .
Hukuk mektebine gidince bu konu ile ilgili , anayasa hukuku bilimini tekrar , hafızamıza getirerek , konuya bir çıkış noktası bulmaya çalışalım.
Önce , siyasi rejimlerden bir başlayalım diyecektim ki , vazgeçtim .
Çünkü , buna sayfalar yetmez ,
Sadece , demokrasi rejimi ve ona bağlı olan Cumhuriyet sistemini ele alarak , bir çözüme gitmek , bence daha uygun olacak .
Bu sistemin anayasalarında , laiklik , ilke ve kuralı varsa , Devletin yaşam biçimini , yine devlet belirler .
-Laik Cumhuriyette , dinin devlet işlerinden ayrılması demek .
Laik Cumhuriyette , tam bir din ve vicdan özgürlüğü var ve bu devletin teminatı altında , Anayasalarla koruma altına alınmıştır .
Dinin , sembol , simge ve herhangi tanıtıcı bir şeyi , devletin ve ona bağlı kurumlarda bulundurmak taşımak , laiklik ilkesine ters düştüğü için , bilhassa , Cumhuriyet sistemlerinde yasaklanmıştır .
Bu , kamusal alanları da bağlar .
Laik Cumhuriyette , her hangi dinin ve mezhebin , misyonerlerine devlet ve kamusal alanda yer yok .
Her türlü dini simgeleyen ambleme , şekle , kıyafet yasaklanmıştır .
Kişilerin özel hayatlarında , herkes , din ve vicdan özgürlüğü kuralları içerisinde , istediği dinin , amblemini , kıyafetini kullanmakta serbesttir .
Laik Cumhuriyetlerde , devlet ve kamu alanlarındaki simgeler , yalnız ve yalnız , Cumhuriyeti simgeleyen amblem , resim , mühür ve forslardır .
Bizde , öyle anlaşılmaktadır ki , baş örtüsünün okullara girmesinde , hükümet , kararlı bir tutum sergilemektedir .
Konu , tüzükteki yetkinin , kimde olacağı değil .
Uygulanmak istenen , baş örtüsünün , Anayasanın birinci maddesine aykırılığıdır .
Bu madde durduğu sürece , baş örtüsünün uygulanması halinde , bu aykırılık devam edecek .
Konuya çözüm , Anayasadan başlamakla daha iyi olmaz mı ?