Kıbrıs meselesi, Doğu Akdeniz’in kronikleşmiş krizlerinden biri olmaya devam ederken, son günlerde yaşanan gelişmeler ise hem Ada’da hem de bölgede tansiyonu yeniden yükseltti.
Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın yaptığı sert açıklamalar, Güney Kıbrıs’ın attığı adımların çözüm umutlarını nasıl tehdit ettiğini gösteriyor.
Cumhurbaşkanı Tatar’ın özellikle vurguladığı konu, Güney Kıbrıs’ın “tutuklama ve tehdit” yoluna başvurarak KKTC’de istikrarı hedef alması.
Tatar’a göre, bu girişimlerin amacı çok net:
KKTC’yi yıldırmak, geri adım attırmak ve bir tür teslimiyeti dayatmak.
Bu söylem, Ada’da iki ayrı halkın eşit egemenliğine dayalı çözüm fikrinin karşısındaki duvarın ne kadar kalın olduğunu da gözler önüne seriyor.
KKTC’nin kararlı bir duruş sergilemesi, sadece iç kamuoyu için değil, Türkiye ile olan siyasi ve ekonomik bağlar açısından da büyük önem taşıyor.
Nitekim Cumhurbaşkanı Tatar’ın bu açıklamaları Türkiye Cumhuriyeti Hazine Bakanı Mehmet Şimşek’in katıldığı bir toplantıda yapması, meselenin ekonomik boyutunu da gündeme taşıyor.
Çünkü Güney’den gelen baskılar yalnızca siyasi değil; bu tür saldırılar, KKTC’nin ekonomik istikrarını da hedef alıyor.
Güney Kıbrıs’ın bu tutumu, uluslararası hukuk zemininde nasıl değerlendirilir bilinmez ama siyasi zeminde çözüm üretmeye katkı sağlamayacağı açık.
Zira tehdit, sindirme ve yargı yoluyla köşeye sıkıştırma girişimleri, diyalog kapılarını değil, karşılıklı güvensizliği büyütüyor.
Kıbrıs’ta barış ve işbirliği umutlarını canlı tutmanın yolu, karşılıklı saygıya dayalı bir yaklaşım geliştirmekten geçiyor.
İki devletli çözüm önerisinin artık sadece bir siyasi tercih değil, Ada’da gerçekçi bir barış modeli için zorunlu seçenek haline geldi.
Şunu unutmamak gerekir. Eğer taraflar birbirini varlıklarıyla kabul etmeye yanaşmazsa, çözüm değil daha derin krizler kaçınılmaz olur.
Ada’da barışın yolu, karşılıklı iradeye saygıdan geçer. Baskıyla değil, diyalogla bir gelecek inşa edilebilir.
Ancak Rum liderliğinin bu zihniyetten çok uzak olduğu net olarak görülüyor. Bize düşen görev Hristodulidis’in ‘çözüm isteyen lider’ maskesini düşürmekten geçiyor. Bizden söylemesi…