İran-İsrail savaşında yedi gün geride kaldı.
Orta Doğu’nun şımarık çocuğu İsrail’in Başbakanı Netanyahu bu savaşa girerken ortaya bir takım amaçlar koydu.
Netanyahu 7 milyon nüfusa sahip İsrail’i hem büyütecek, hem de Orta Doğu’da kendisine bir müttefik çemberi oluşturacaktı.
Bunu yaparken bazı devletleri parçalamayı umuyordu. Irak’ta bu başarıldı. İran’da da bunu hedeflediler.
Amaç Orta Doğu’da büyük bir Kürdistan kurup İsrail’e her şart altında dost olacak bir müttefik sağlamaktı.
Bunun dışında İran’ın atom bombası yapması da engellenecekti.
Uzun vadede Türkiye’yi bile gözüne kestirmeye cüret etti.
Peki bu hedefler ABD’nin menfaatine midir?
ABD, Türkiye’nin 2.5 milyon askeriyle bölgede önemli bir güç olduğunu farkında.
Uzun vadede Türkiye’nin güçlü olması ABD’nin de işine gelmiyor.
ABD Başkanı Trump ve İsrail Başbakanı Netanyahu yaptıkları görüşmede İsrail bir şekilde ABD’yi ikna etti.
Trump tüccar adam. Netanyahu başarırsa büyük krediyi kendisinin alacağını düşündü. Başaramazsa suçlu Netanyahu olur ve siyasi hayatı biterdi.
Bugün gelinen noktada evdeki hesap çarşıya uymadı. İran beklenmedik bir direniş gösterdi.
İran’ın öyle bir strateji izledi ki, uçaklarla saldırıya karşı koyamayacağının farkında. O yüzden en güçlü olduğu alan olan balistik füzelerle İran’ın saldırılarına yanıt verdi.
Şu anda bu savaşın galibi yoktur.
Ancak İran’ın dayanma gücünün oldukça yüksek olduğu ortadadır.
Hem İsrail hem de ABD durumun farkındadır.
Peki bundan sonra ne olur?
İsrail amacına ulaşamadı ama ortaya büyük bir fatura çıktı. İşin içinde çıkamayacağını anlamayınca ABD’den yardım istedi.
İran'ın Kum kenti yakınlarındaki bir dağın altına inşa edilen Fordow uranyum zenginleştirme tesisine dağları delen bombayı ABD’nin kullanmasını istiyor.
Trump’ın iki seçeneği var.
Birincisi, bu bombayı verir uranyum tesislerine atar.
Peki tercihle ne elde edecek?
Bu seçenek bölgeye atom bombası atmakla eşdeğerdir.
Rusya dün olası bir ABD müdahalesinin öngörülemez sonuçlara yol açabileceğine dikkat çekerek, 'Washington'ı özellikle uyarmak istiyoruz. Mevcut durumda askeri müdahale, olumsuz sonuçlara yol açabilecek aşırı tehlikeli bir adım olur' diye açıklama yaptı.
Yani işin içine Rusya de girer.
Trump her ne kadar delilikle dahilik arasında farklı nitelemelerle anılsa da o kadar aptal değil.
Çünkü günün sonunda hesap verecekleri vardır. En başta kendi halkına hesap verecektir.
Trump ikinci seçeneği bu silahı vermemektir. Bu seçenek daha akla yatkındır.
Trump’un vücut dili her ne kadar güçlü görünmeye çalışsa da panik içinde olduğunu gösteriyor. Elbette bu bilek güreşinin bir kazananı olacak.
Peki kimdir kazanacak olan?
İlk “ben bu işten vazgeçtim” diyen kaybedecektir…
Ünlü atasözünde söylendiği gibi keskin sirke küpüne zarar.
İsrail’in durumu tam da böyledir.
Yani artık bütün kartlar Netanyahu ve Trump’ın elinde değil. Bizden söylemesi…