Ada TV’ye konuk olan Prof. Dr. Ulvi Keser, Mine İçsel’in sorularını yanıtladı:

İran-İsrail savaşı ve orta doğuda dinmeyen füze atışları sonrası son günlerde gündeme gelen sığınak tartışmalarına ilişkin soruyu yanıtlayan Prof. Dr. Ulvi Keser, afet ve kriz durumlarında hazırlığın yalnızca fiziksel altyapıyla sınırlı olmadığını, toplumsal bilinç ve organizasyonun da en az bu kadar önemli olduğunu vurguladı. Keser, bu konudaki sorumluluğun yalnızca devlette değil, aynı zamanda kamuoyunda, üniversitelerde ve bireylerde olduğunu söyledi.

Keser, “Depremle yaşamayı öğrenin diyoruz. Bu coğrafyada her an her şey olabilir düşüncesiyle hareket etmek zorundayız.” dedi.

Sığınakların varlığı tek başına yeterli değil, diyen Keser, temel bir soru yöneltti:
“Girne’de diyelim ki 5 sığınak var. Peki, bu sığınaklara ulaşım nasıl sağlanacak? İçeride su, ekmek, el feneri, jeneratör gibi ekipmanlar mevcut mu? Sığınaklara ulaşmadan önce, toplanma merkezlerimiz nerede?”

Keser, şehir nüfusuna oranla bu merkezlerin planlanmadığını, altyapının görünmez olduğunu belirterek, bu konuda açık ve net bilgiye duyulan ihtiyacı dile getirdi.
Keser’e göre toplumda korku yaratmak değil, sistemli ve açık bilgilendirmeyle bir afet kültürü oluşturmak gerekiyor.

Ulvi Keser, “Uzmanlar boşuna demiyor; bir deprem çantanız olsun. Girne’nin girişine, çıkışına konteyner konulsa; içinde halat, su, temel malzeme olsa, kötü mü olur? Bu bile başlı başına bir güven duygusu yaratır.” İfadelerini kullandı.

Keser, Kıbrıs’ta afet gibi konularda “çabuk heyecan, çabuk unutma” yaklaşımının hâkim olduğunu ve bunun riskleri hafife almaya neden olduğunu söyledi.

“Vatandaşları bilinçlendirmek gerekiyor. Sığınaktan önce, bilgi lazım, planlama lazım. Ciddi kurumlar çıkıp açıklama yapsa, herkes önüne daha güvenle bakar. Bu konuda, tedbir sığınak vs. çok da hafife alınacak bir durumda olmadığımızı biliyorum ama vatandaşı rahatlatmak gerekir”