Barış mı, gerginlik mi?

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın dün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yaptığı ziyaret, sadece iki kardeş halk arasındaki dayanışmanın değil, aynı zamanda Kıbrıs sorunundaki çözüm iradesinin de yeniden vurgulandığı önemli bir dönemeç oldu.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın dün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yaptığı ziyaret, sadece iki kardeş halk arasındaki dayanışmanın değil, aynı zamanda Kıbrıs sorunundaki çözüm iradesinin de yeniden vurgulandığı önemli bir dönemeç oldu.
Yılmaz’ın, Başbakanı Ünal Üstel ile gerçekleştirdiği ortak basın toplantısında yaptığı açıklamalar özellikle Rum tarafının son dönemde attığı provokatif adımlara karşı net bir duruş sergiledi.
Kıbrıs’ta yıllardır süregelen barış arayışları, her iki tarafın da eşit siyasi haklara sahip olduğu gerçeği üzerine bina edilmeli.
Ancak Rum yönetiminin Kuzey’den Güney’e geçen kişilere yönelik keyfi tutuklamaları, insan hakları normlarına aykırı olduğu kadar, adadaki işbirliği ve diyalog ortamını da sabote ediyor.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın da altını çizdiği gibi, bu tür uygulamaların cevapsız kalması artık düşünülemez.
Bu noktada Rum yönetiminin önünde çok net bir yol ayrımı bulunmaktadır.
Ya adada barış ve istikrar içinde birlikte yaşamaya yönelik gerçek bir irade gösterecekler ya da bugüne dek defalarca başarısızlığa uğramış tek taraflı dayatmacı politikalarına devam edecekler.
Ancak ikinci yol, sadece Kıbrıs Türk halkını değil, bölgesel istikrarı da tehdit eden bir yola dönüşecektir.
Uluslararası toplumun da bu gerilimi soğukkanlılıkla izlemek yerine, adadaki iki halkın siyasi eşitliğini esas alan bir yaklaşımı benimsemesi artık bir zorunluluktur.
Kıbrıs Türk tarafı yıllardır çözümden yana irade koyarken, Rum tarafının bunu istismar etmesi ve tek yanlı hak iddialarına devam etmesi, samimi müzakere ortamının önünde en büyük engeldir.
Cevdet Yılmaz’ın açıklamaları bu bağlamda sadece bir uyarı değil, aynı zamanda bir çağrıdır.
Bu ada artık belirsizlikle, yasaklarla, ayrımcılıkla yönetilemez. Rum yönetimi artık bir tercih yapmak zorundadır: Ya barışın tarafı olacaklar ya da izolasyon ve çatışma politikalarının sorumlusu olarak tarihe geçecekler.
Barış istiyorsanız, eşitliğe ve karşılıklı saygıya dayalı bir zemin yaratmak zorundasınız. Zira bu adada huzur ancak bu anlayışla yeşerebilir. Bizden söylemesi…
Bu haber 237 defa okunmuştur

:

:

:

: