Serdaroğlu, Arhun’un Hindistan ve Pakistan’daki düşük ücretleri örnek göstererek Kuzey Kıbrıs'taki asgari ücret seviyesini eleştirmesini “ekonomik gerçeklerden kopuk” ve “insani değerlerden uzak” bir yaklaşım olarak nitelendirdi. Arhun’un “Hindistan’da asgari ücret 80 Dolar, Pakistan’da 100 Dolar; biz nasıl 1000 Euro verebiliriz?” şeklindeki sözlerini hatırlatan Serdaroğlu, “Madem öyle, gidin ürünlerinizi o ülkelerde üretin” ifadesini kullandı.
Açıklamasında Arhun’un “Hiçbir Kıbrıslı asgari ücrete çalışmaz” sözlerine de tepki gösteren Serdaroğlu, ülkede binlerce kişinin asgari ücretle geçinmeye çalıştığını vurguladı. Bu sözleri “toplumdan kopuk” ve “hayal âleminde” bir yaklaşım olarak değerlendirdi.
Hür-İş Başkanı, emekçinin onurunu zedeleyen açıklamaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını belirterek İşverenler Sendikası Başkanı’nı “aklıselime” davet etti. Serdaroğlu, “Emek yoksa üretim de yoktur; üretim yoksa sermaye de yoktur” diyerek işverenlere karşılıklı saygı çağrısı yaptı.
Serdaroğlu son olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Oğuzhan Hasipoğlu’na seslenerek, “Siz de Metin Arhun gibi mi düşünüyorsunuz? Bu konudaki görüşlerinizi kamuoyuna açıklamanızı bekliyoruz” dedi.
Serdaroğlu'nun açıklamasının tamamı şu şekilde:
'Son günlerde İşverenler Sendikası Başkanı Metin Arhun’un kamuoyuna yaptığı açıklamalar, çalışma barışına, toplumsal adalete ve insan onuruna açıkça aykırı niteliktedir.
Sayın Arhun’un Hindistan ve Pakistan gibi ülkelerdeki asgari ücretleri referans göstererek ülkemizdeki asgari ücret seviyesini kabul edilemez bulması, yalnızca ekonomik gerçeklerden kopuk değil, aynı zamanda insani değerlerden de uzak bir tutumdur. Ülkede binlerce emekçinin alın teriyle ayakta duran iş dünyasının bir temsilcisinin böylesine hayalperest ve duyarsız açıklamalar yapması bizleri derinden endişelendirmektedir.
Sayın Arhun’un, “Hindistan’da asgari ücret 80 Dolar, Pakistan’da 100 Dolar; biz nasıl 1000 Euro verebiliriz?” mealindeki ifadeleri, aslında çalışma hayatına ne kadar sığ bir pencereden baktığını gözler önüne sermektedir.
Eğer Hindistan ve Pakistan’daki ücretler bu kadar cazip görünüyorsa, o halde kendisine açık bir çağrıda bulunmak gerekir: Madem öyle, gidin ürünlerinizi o ülkelerde üretin, o ülkelerde satın. Bu ülkede iş yapmanın, bu ülke pazarından kazanç sağlamanın, bu ülkenin refah seviyesinden doğrudan yararlanmanın bir karşılığı vardır. Bu karşılık, emeği değersizleştirmek değil, tam tersine emeğe hak ettiği saygıyı göstermektir.
KKTC koşullarında kâr eden bir iş insanının, bu ülkenin yaşam maliyetini yok sayarak başka ülkelerin düşük ücretlerini örnek göstermesi, ekonomik mantıkla bağdaşmadığı gibi ahlaki açıdan da savunulamaz. Bizim mücadelemiz, Hindistan’daki, Pakistan’daki ya da dünyanın herhangi bir ülkesindeki emekçilerin düşük ücretleriyle rekabet etmek değildir. Bizim mücadelemiz, Kıbrıs’ta yaşayan herkesin insanca yaşayacağı bir ücrete sahip olabilmesidir.
Daha da vahimi, Sayın Arhun’un “Hiçbir Kıbrıslı asgari ücrete çalışmaz” iddiasıdır. Bu söz, halkı tanımamaktan, toplumdan kopuk bir yönetim anlayışından beslenmektedir. Ülkemizde binlerce insan asgari ücrete çalışmakta, ay sonunu getirmek için mücadele vermekte, çocuklarının temel ihtiyaçlarını karşılayabilmek adına büyük fedakârlıklar yapmaktadır. İnsanların yaşam mücadelesini yok saymak, tüm toplumu kamu çalışanı sanacak kadar gerçeklerden uzaklaşmak, ancak “hayal âleminde” yaşayanların sergileyeceği bir tutumdur.
Hür-İş Federasyonu olarak, emekçinin onurunu zedeleyen, toplumda kutuplaşma yaratan, çalışma barışını tehdit eden bu açıklamaları kabul etmemiz mümkün değildir. Ülkenin işveren temsilcilerinden beklentimiz, çalışanı küçümsemek değil; onunla birlikte, karşılıklı saygı içinde üretimin ve refahın artırılmasına katkı koymaktır. Emekçiyi yok sayan bir yaklaşımın ne ekonomik sürdürülebilirliği vardır ne de toplumsal meşruiyeti.
Bu nedenle, İşverenler Sendikası Başkanı’nı aklıselime davet ediyor; çalışma hayatını zehirleyen bu söylemlerden derhal vazgeçmeye çağırıyoruz. Toplum olarak ihtiyacımız olan şey, karşılıklı anlayış, saygı ve birlikte üretme iradesidir. Emekçinin hakkını küçümseyerek hiçbir yere varılamayacağı açıktır. Emek yoksa üretim de yoktur; üretim yoksa sermaye de yoktur. Bunu en iyi anlaması gerekenlerin, bu sorumsuz açıklamaları yapanlar olması gerekir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Sayın Oğuzhan Hasipoğlu’na çağrıda bulunuyoruz. Siz de Metin Arhun gibi mi düşünüyorsunuz? Bu konudaki görüşlerinizi kamuoyuna açıklamanızı bekliyoruz…'