Açıklamada, bir ülkenin elektrik enerjisi stratejik planlamasının bilimsel temelde yapılması gerektiği vurgulanarak, mevcut yönetimin enerji arz güvenliğini sağlayacak kapasitede olmadığı iddia edildi.
Oda, AKSA’nın yayın organında yer alan değerlendirmeler ve hükümet yetkililerinin yaptığı açıklamaları da eleştirerek, “KIB-TEK’in santralleri eski” söyleminin “bilimsel ve maliyet etkinlik açısından muteber olmadığını” kaydetti. Makina Mühendisleri Odası, KIB-TEK’in ICE tipi santrallerinin AKSA’nın mevcut santrallerinden ortalama 12 yaş daha yeni olduğunu belirtti.
Açıklamada, iki yıl önce imzalanan Kalecik III Sözleşmesi hakkında da sert ifadeler yer aldı. Oda, anlaşmayı “Kuzey Kıbrıs tarihinin en büyük kamu zararlarına neden olan, ekonomik özgürlüğü baltalayan bir ihanet belgesi” olarak nitelendirerek, sözleşmenin “20/2016 Sayılı İhale Yasası’na aykırı” olduğunu savundu.
2021’den itibaren KIB-TEK’te “evsafına uygun olmayan yakıt tedariki”, “ihalesiz ve teminatsız sözleşmeler” ile “yetkisiz bakım-onarım faaliyetleri” yürütüldüğü iddia edilen açıklamada, bunun makinalara zarar verdiği ve kurumun “sabotaja açık hale getirildiği” ifade edildi. Oda, EÜAŞ’ın motorin santralleri için ödenen yıllık 7 milyon dolarlık kira bedelinin de “ekonomik olmadığı” görüşünü dile getirdi.
Makina Mühendisleri Odası, konuyla ilgili Başsavcılığı göreve çağırarak, Kalecik III Anlaşması’nın yaratttığı zararların gerekirse “halk oturumu” ile kamuoyuyla paylaşılacağını bildirdi.
Açıklamanın sonunda hükümet “kifayetsiz muhteris” ifadeleriyle eleştirilirken, ülkenin mevcut enerji politikalarından “kurtarılması” için ortak mücadele çağrısı yapıldı. Oda, 'vatansever mühendislerin' enerji arz güvenliği sorununu “azami bir yıl içinde çözebilecek bilgi ve stratejiye sahip olduğunu” belirtti.
Odanın yaptığı açıklamanın tamamı şu şekilde:
'Türkiye ziyaretinden sonra; hükümet tarafından yapılan “ülkenin elektrik sorununun 2026 yılında çözüleceğine dair açıklama; AKSA‘nın süründürülebilir kazancına yönelik bir söylemdir. Bir ülkenin elektrik enerjisi stratejik planı bilimsel ve ülke gerek ve şartlarına göre hazırlanır. Ülkenin elektrik arz güvenliği; Başbakan’ın, iki ortağının ve mesleki işbirlikçi mühendislerin çalışmaları ile mümkün değildir.
AKSA‘nın yayın organında daha önce ve son Türkiye ziyaretinden sonra; Hükümetin başı ve ortağı, mesleki gelişiminin olmadığı enerji alanında açıklama yaparak “KIB-TEK’in santralleri eski” ve Türkiye’de kurulacak bir santralden enerji alınması söyleminin bilimsel ve maliyet etkinlik açısından muteber değildir, Kıbrıs Türk halkının sömürülmesi ve KIB-TEK’e yatırım yapılmaması için geliştirilen ülkemiz için bir utanç ifadesidir.
KIB-TEK‘in “ICE” tipi kurulu santralleri AKSA‘nın mevcut santrallerinden ortalama 12 yaş daha yenidir. AKSA’nın ekonomik ömrünü doldurmuş santrallerine; üretim yapılmayan günlerde dahi “kira bedeli” şeklinde fahiş ödeme yapılmasını (10 kat) ve üretim için gerekli yakıtın fahiş fiyata alınmasını içeren anlaşmayı ÜNAL hükümeti 2 yıl önce imzalamışlardır. Sözleşmeyi AKSA yaptı önlerine koydu ve maalesef “bu kifayetsiz muhterisler” de imzaladı. Doğru değilse kimin sözleşmeyi yazdığını açıklasınlar. Bu anlaşma ile Kıbrıs Türkü sömürülüyor. KIB-TEK kurulu güçleri ile en az AKSA‘lı mevcut sistemdeki üretim kapasitesine sahiptir. KONU “Kifayetsiz Muhteris” yöneticilerdir.
AKSA yayın organında bazı ülkeler ile enerji anlaşması yaptığı açıklanıyor ve işbirlikçi bazı yayınlar da bunu ülke insanı nankörlük yapıyormuş gibi yayınlıyor. AKSA dünyanın diğer yerlerinde imzaladığı anlaşmaları niye paylaşmıyor? Çünkü bizdeki anlaşmalar uluslararası PPA anlaşması değildir, halkına sahip çıkmayan muhteris kifayetsiz hükümetin biat ettiği anlaşmadır.
Kalecik III Sözleşmesi, KKTC tarihinin en büyük kamu zararlarına neden olan, ekonomik özgürlüğümüzü baltalayan muhtaç eden bir ihanet belgesidir, tahammül edilebilir değildir. Kalecik III Anlaşması ile; 20 yaşındaki kurulum bedeli ödenmiş santrallere yeniden kurulum bedeli ödeyen, kapasite testi yapılmadan yürürlüğe konan, ilave kapasite kurulmadığı halde kira ödenen, KIB-TEK’in kendi üretim maliyetinin iki katından fazla fiyatla elektrik satın almasına yol açan ve 20/2016 Sayılı İhale Yasası’na açıkça aykırı bir sözleşmedir. Bu hükümet Kıbrıs Türk Halkının kendi kendini yönetmesine engel olmak için boynumuza asılmış prangadır.
2021 yılından itibaren: Evsafına uygun olmayan yakıt tedariki ile makinalar hasara uğratılmıştır; ihalesiz, teminatsız sözleşme ve yetkisiz bakım-onarım faaliyetleri ile makinaların ekonomik ömrüne zarar verilmiştir, zamanında ve usulüne uygun yapılmayan bakım sözleşmeleri ile KIB-TEK sabotaja açık hale getirilmiş, bunun bir örneği de 8 numaralı santral 4 yıl hizmet dışı kalmıştır. Kablo konusu da AKSA’nın sömürü düzeninin sürdürülebilir olması içindir.
EÜAŞ‘ın ekonomik ömrünü doldurmuş motorin santralleri için yılda 7 Milyon USD ödeniyor. Bu kira bedelini kim uygun gördü? Hangi mühendis? EÜAŞ’ın bir yılda ürettiği enerjiyi KIB-TEK 8 numaralı santrali ile üretebilirdi. EÜAŞ santrallerinin üretim maliyeti KIB-TEK üretim maliyeti ile mukayese edildiğinde ekonomik değil. Bu nasıl açıklanabilir?
KKTC Başsavcılığı; hükümet her geçen gün ülkeyi “enerjide AKSA‘ya bağımlılık rejimine” sürükleyen, halkın enerji arz güvenliğini sakatlayan, soygun derecesinde anlaşmalar yapmaktadır. Kalecik III ile verilen zararları gerekirse “HALK OTURUMU” şeklinde kamusal sorumlulukla kamu ile paylaşacağız.
Bu “kifayetsiz muhteris” hükümetten ülkenin kurtarılması her kesimin ortak mücadele platformu olmalıdır. Ülkenin enerji arz güvenliğini önemseyen vatansever mühendisler bu sorunu azami 1 yıl içinde çözebilecek bilgiye, stratejiye ve lojistik vizyona sahiptir. Tek ihtiyacımız AKSA’cı hükümetten ve onların işbirlikçi mühendislerinden kurtulmaktır.'