Son dönemde sahalarımızda hiç görmek istemediğimiz olaylar önceki gece de ayyuka çıktı. Atatürk Stadyumu’nda kurucu cumhurbaşkanı, ikinci cumhurbaşkanı, Milli Eğitim Bakanı ve daha pek çok önemli ismin yer aldığı karşılaşmada olaylar çıktı, hakem darp edildi, polis ve vatandaşlar birbirine girdi. Yazık… Bir Kıbrıs Türkü olarak böylesine bir sahneye tanık olmak, sporun amacından nasıl saptığını görmek bizi son derece üzdü.
Şu zamana kadar spor kulüplerimiz, sporcularımız sahalarda az sayıda taraftara oynamaktan, yeterince desteklenememekten şikayet ederken nasıl oluyor da böyle olayların yaşanmasına fırsat verebiliyorlar gerçekten insanın aklı almıyor. Hangi sportif zihniyet, hangi sporcu ruhu ya da hangi taraftarlık duygusu ülkemizin en önemli stadyumunun koltuklarının böylesine parçalanıp kafalara atılmasına yol açabilir ki? Bu durumun kesinlikle taraftarlıkla bir alakası yok. Bu olayın holiganlıkla da bağdaşan bir yanı yok. Daha doğrusu bu kadar öfkenin, bu nefretin sporla bağdaşan hiçbir tarafı yok. Her zaman için spor, ‘barış, kardeşliktir’ deriz ya nerde kaldı barış nerede kaldı kardeşlik…
Tüm bunları bırakın bir yana… Bu maçlar Urcan Vangöl’ün anısına oynanıyordu. Yani Çetinkaya Spor Kulübü’ nün genç yaşta aramızdan ayrılan ancak beyefendi kişiliği ile hepimizin gönlünde taht kurmuş başarılı başkanının anısına… Kendi kulüp başkanlarının anısına sahada ter döken Çetinkaya Spor Kulübü oyuncuları ve Çetinkaya taraftarları böylesi bir karşılaşmada tansiyonun yükselmesine, olaylar yaşanmasına zemin yaratabiliyorlar. Gerçekten anlaşılır gibi değil. Yazık demekten başka bir şey gelmiyor elimizden. Televizyonda izlediğimiz o olaylar gerçekten uzun zamandır ülkemizdeki en büyük dehşeti yaşattı bize. İşin kötüsü de böylesine anlamlı bir organizasyonun böyle bir rezaletle lekelenmesidir. En üzüldüğümüz sahnelerden bir tanesi de rahmetli Urcan Başkanın babasının gözyaşları içerisinde sahadan ayrılmasıydı. Evladını kaybetmesinin ardından yüreğindeki ateş hala soğumamış bir babaya bunları yaşatmak reva mıdır? Hangi vicdana sığar bu?
Buradan kulüp başkanlarımıza, yöneticilerimize ve federasyonumuza sesleniyoruz. Bu şiddet olaylarına karşı hem sporcu hem kulüp olara yüklü miktarda tazminatlar ve cezalar gelmedikçe, yeşil sahalar sportif rezaletlere sahne olmaya devam edecek, sporcular da boş tribünlere oynayacaklar. Bunun nedenini ya da niçinini başka yerde aramaya gerek yok. Sadece son 1 ay içerisinde yaşanılan olaylara bakmak yeterli. Son olarak söyleyebileceğimiz tek şey; yazıklar olsun….