'Bekara karı boşamak kolaydır' diye boşuna dememişler.
AB eski Ortak Dış Politika ve Güvenlik Yüksek Temsilcisi Javier Solana, Türkiye'nin limanlarını Rumlara açmasına yönelik AB baskılarına boyun eğmesini talep etmiş ve 'o kadar da dramatik bir problem' değil demiş.
Sağolsun!
Solana'yı severiz. İspanya Başbakanı olduğu dönemde Türkiye'ye destek verdi.
Olmayan AB Ordusu'nun Komutanı ve o zamanlar şimdi olduğu gibi hala kurulamamış olan AB Dış İşleri Bakanlığı'nın Bakanı olarak her zaman Türkiye'den yana tavır aldı.
Dostumuzdur. Ancak dedikleri 'dost acı söyler' tarzı algılanacak gibi değil.
İyi niyetinden de şüphemiz yok. Ancak Solana Amcamız biraz 'saf bir konuşma' yaptığını kabul etmek zorunda.
'Türkiye limanlarını Rumlara açsın, ne olacak ki, alt tarafı liman işte' demekle olmuyor bu işler.
Rumlar zaten politikadan sadece 'armut piş, ağzıma düş' anladıklarından 'en iyi çözüm çözümsüzlüktür' çizgisini katı bir şekilde uygularken aynı Solana'nın dediklerinin gerçekleşmesini beklemekteler.
Çok beklerler!
Ancak bizim dostumuz Solana'nın ağzından çıkanları kulakları daha iyi duyup anlayabilsin diye bir önerimiz var:
'Verin Barcelona Kenti ve çevresini şu Baskçıklarınıza, zor ama, dramatik değil' değil mi?
Madridliler bu işe çok sevinecektir. Bizim Mesut Özil'i de aldılar ama hala Barcelona'yı yenememekteler. Şimdi Nuri Şahin'i de alıyorlar. Ama nafile!
Yok sevgili İspanyol dostlar siz bu Basklıları hayatta yenemezsiniz.
Tek yol: verin Barcelona'yı Basklılara bitsin bu iş. Bu sayede Barcelona İspanya Liginde ve Kupasında oynayamaz ve Real Madrid hep her iki kupayı da alır hem de öyle 0-5'lik maç sonuçları yaşamak zorunda kalmaz!
Sanırız bu teklifimizi Sayın Solana çok makul karşılayacaktır. Sonuçta nedir ki bir çok İspanyol kentinden biri verilecek. Hem 'gariban' Basklılar da sevinir, sevaptır.
İşte böyle sevgili okurlarımız Solana'nın bu önerisine verebileceğimiz en ciddi cevap bu olabilir.