“Lal oldu dillerim….”

Artık bahar’ın kendini iyice hissettirmeğe başladığı, yeniden güneş’e kavuştuğumuz bu güzelim Pazar gününde sizleri siyasetin kabak tadı veren yansımalarıyla meşgul etmeyi düşündüm.

Artık bahar’ın kendini iyice hissettirmeğe başladığı, yeniden güneş’e kavuştuğumuz bu güzelim Pazar gününde sizleri siyasetin kabak tadı veren yansımalarıyla meşgul etmeyi düşündüm.

Doğrusu hiç mi hiç önemsemediğimiz kendi öz değerlerimizi sahiplenmediğimiz ve bu değerlerden güç alarak var olma yolunda ilerlemeği yeğlemediğimiz sürece yok olmaya devam edeciğiz.

Yozlaşmak ve başkalaşmak girdabında sürüklenip gideceğiz.
Kendimiz olmak yerine başkalarının bizim için biçtiği rolleri oynamayı kurtuluş sayanlarımız varsa ki vardır; bunun sonu kurtuluş değil, tam da yok olmanın kendisidir.

Bugün sizlerle; bizi biz yapan değerlerin kavgasını veren, toplumsal başkalaşma karşısında isyan bayrağını çeken, adeta zamanla yarışırcasına üreten,yazan ve imkan buldukça her vasıta ile toplumu kuşatan tehlikeleri gündeme taşıyan bir yürek insanı ile; Onun güzel bir şiir kitabı ile tanıştırmak istedim.
Elimdeki eser; yayınlanmış olan 6.kitabıdır.
Eminim; kısa zamanda yeni eserleri ile de tanışma imkanı bulacağız. Çünkü kendisi bütün zamanını yazın yaşamına adamış bu yolla kendi halkına bir nebze de olsa hizmet etmeği aşk edinen bir kişilik.
O sivil bir mukavemetçi; O bir mücahit, O bir Anavatan sevdalısı ve O tam bir kuvay-ı milliyeci..
Çünkü O cesur, O yılmayan; eğriye eğri, doğruya doğru demeyi erdem edinen, emperyalist metotlamalarla Kıbrıs Türkü’nü kendi özünden kopararak yok etmeyi tasarlayan komplolar, tezgah ve senaryolar karşısında adeta tek kişilik bir ordu..
Yazarın kızı Deniz Güner Annesi hakkında bakın neler söylüyor: “..Anavatanı ve yavru vatanı ile ilgili her olumlu veya olumsuz olay onun yürek tellerini titretir. Yükselen alçak değerler karşısında yıpranan, erozyona uğrayan milli ve manevi değerlerimiz için endişe duymayanlara inat o isyan eder, geçer bilgisayarının başına kitap yazacak kadar işi büyütür. Bedeni ile ruhunu dengelemek adına şiiri de nesiri de vasıta olarak kullanır.
Duyarlılığını devindiren ayrılıkların,
Kırgınlıklarını, savaşları, soykırımları,
Mutsuzlukları, mutlulukları, acıları, hüzünleri,
Sevinçleri, düşleri, yalnızlığı şiirselleştirmeğe çalışır.”

Eğitimci; araştırmacı ve yazar’ın “LAL OPLDU DİLLERİM YÜREĞİM SIZLAR” adlı şiir kitabında yer alan her şiiri Türklüğe duyulan derin bağlılık ve sevginin bir tezahürü. Kıbrıs Türkü’nün ateşle sınandığı özgürlük ve varoluş mücadelesinden önemli kesitlerin dizelere yansımasıdır.
Şair ve yazar; bu güzel eserinde “Biz sussak, susturulsak da,
Hiç susmayan,
Mütemadiyen mısralara vuran
Fırat’ın asiliğinden de asi
Yüreklerimiz var.
Yürek ne eylerse doğru eyler
Delik deşik oldu ezberlerim
Lal oldu dillerim
Yüreğim söyler” diyor.
Şair; “İKİ BAYRAK İKİ DEVLET” isimli şiirinde bakın şu güzelim vatanımızda bize yaşatılanlarla, gaflet ve dalalet denizinde kulaç atanlara nasıl da isyan ediyor!
“Şu yarı buçuk parçacığa
Tutunmak için tırnaklarımla
Kaç kadın, kaç erkek, kaç çocuk verdim
Bilirmisin
Bu toprağa
Kaç Mehmet, kaç Mücahit tükettim, Kaç toplu mezarın ardından
Kaç bulut yükü gözyaşı döktüm
Ki durur tüm anaların yüreklerinde
Hala
Daha kaç kış, kaç kırk ikindi yağmuru
Kaçyüz bin bulut istersin
Dökülen kanı temizlemeye
Ve
Kaç kilometre toprak istersin
Üzerindeki şehitleri örtmeye..”
Diline, yüreğine sağlık; Birol Pakalınlar hocamız…
Bu haber 107 defa okunmuştur

:

:

:

: