Londra’da 10 yıl önce başlayan ve Kıbrıs’ın yeşil dağları, yamaçlarını kapsayan “Orkide Yürüyüşü”, bu sene rekor katılımla 1200’den fazla kişiye ev sahipliği yaptı.. Londra’dan THY ile İstanbul üzerinden Ercan’a gelen 41 kişilik Londra gönüllülerinin bir haftalık turunda ilk defa ben de yer aldım.. 13 yaşındaki Eren’den 97 yaşındaki Ali Rauf amcaya kadar gönüllülerin “kanser”e karşı nasıl kaynaşıp, mücadeleye destek verdiğini gözlerimle gördüm Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan Britanyalıların, 2 yaşındaki bebeklerden yaşlı dedelere her yaştan gönüllünün katıldığı “ 10’uncu Orkide Yürüyüşü” ne anlama geliyor .. 10 yıldır yürüyüşe katılanların ortak dileği ne ? Aramızda kanserden yakınlarını kaybedenlerden, bu hastalığı geçirenlere kadar çok sayıda kişiyle beraber olduk.. Yürüyüş sonunda balonlar gökyüzüne süzülürken, hepimiz tek yürek olup, kanserden ölenler, hastalıkla yaşamaya çalışanlar için gözyaşı döktük. Cup cake pişirip, okulunda sattı, bağış topladı.. Gıda toptancısı babasıyla sabahın köründe kalkıp, sebze-meyve dağıttı..Bir başkası charity shop’ta kitap sattı, 80’lerin gecesi eğlence düzenledi, mum sattı.. Kuzey Londra’da kapı kapı dolaşıp, bağış topladılar..Herşey kızkardeşini kanserden kaybeden Şensev Mustafa’nın projesiyle başladı.. Orkide Yürüyüşü, 10 yılda büyük bir projeye dönüştü.. Bu sene Milli Hava Yolu Türk Hava Yollarının ana sponsorluğunda rekor katılımla gerçekleşti.. Ve Kuzey Kıbrıs’ta bugüne kadarki en anlamlı yürüyüş ortaya çıktı. Londra’da kurulu Pro Cancer Research Fund – Kanser Araştırma Vakfı’nın düzenlediği 10’uncu Orkide Yürüyüşü için Kuzey Kıbrıs’ta geçirdiğimiz bir haftada, organik çiftlikden , Girne limanına, Salamis Harabelerinden Magosa’ya, Lefkoşa’ya unutulmaz ziyaretlerimiz oldu.. Orkide Yürüyüşünden toplanan bağışlar, okul projesinden Kuzey Kıbrıs’ın toprak analizine, kanser araştırma ve eğitimine, kanserli hasta ve ailelere desteğe kadardeğişik amaçlarda kullanılıyor.. PCRF’in tüm çalışanları gönüllü..
Londra’dan KKTC’ye süren yolculuk
Buz gibi bir Londra sabahında, eşim beni ve yol arkadaşım Nilüfer Pyper’ı, Southgate’deki buluşma noktasına götürürken, doğrusu ilk defa katılacağım 10’uncu Orkide Yürüyüşü’nın nasıl geçeceği, kimlerle tanışacağım, kimlerin katılacağı konusunda fazla bir bilgi sahibi değildim..
Yılladır haberlerini yaptığım, 15 yılı aşkın zamandır tanıdığım Prof. Mustafa Camgöz ve eşi Sabire Camgöz dışında geziye katılanlar arasında tanıdıklarımın sayısı 3-5’i geçmiyordu.
Zifiri karanlıkta buluşma noktasına birer birer gelen gönüllüler ordusu, gecenin sabahla buluştuğu saatlerde oldukça sessizdi.. Tek isteğimiz biran önce yola çıkmaktı..Ve beklenen otobüs gelip, Kuzey Londra yolcuları otobüse binince hepimiz sıcak koltuklara gömülüp, Gatwick’e doğru yola koyulduk.. Sakin bir yolculuk beklerken, gezinin ilerleyen günlerinde daha yakından tanıdığım ve karşılaşabileceğiniz en sıcak kanlı, en enerjik gönüllülerden Nesrin Nevzat’ın gezi için özel aldığı müzik çalar ile daldığımız rüyalardan uyanıverdik.. Benim gibi birkaç arkadaşımın daha ilk defa tanıştığı Nesrin Nevzat, bu gezinin rengi, ışığı, neşesi olacak dersem, yalan olmazdı.. Tabii bir de Kıbrıs’ta tanıştığımız, yürüyüşümüzün maskotu 97 yaşındaki babası Ali Rauf Naimoğlu amcamız vardı ki, Nesrin Hanımın hayata bağlılığının kaynağı O’ydu..Babadan kıza geçen bu doğal enerji, gezimizin özellikle sonunda hepimize sıçrayacaktı..
Gatwick’e neşe ile gelip, ana sponsorumuz THY’nin kontrüne geldik.
THY, ilk defa sağlıkla ilgili bir Vakfa sponsorluk yapıyordu.. Bu hem PCRF hem de bizim için büyük anlam taşıyordu.. Milli Hava Yolumuzun hazırladığı T-Shirt ve şapkaları giyen gönüllüler ordusu, başka yolcuların da dikkatini çekiyordu.
Ve bizi Gatwick North terminalinde , gezi boyunca bizimle candan ilgilenen, THY İngiltere PR ve Tanıtım Müdürü Füsun İlkay karşıladı.. Yine Sevgili Füsun İlkay’ın ilgisiyle, uçağa da önce PCRF ordusu girdi.. Rahat ve ilgili bir yolculukla önce İstanbul’a , ardından Ercan’a indik.Bazıları THY ile ilk kez Kuzey Kıbrıs’a uçuyordu.. Dakik iniş ve kalkış, şef eşliğinde leziz yemek servisi, rahat uçakla yolculuk grubumuzdaki herkesi rahat ettirtmişti..Bizi karşılayan otobüse binip, ver elini bizi bir hafta boyunca ağırlayacak Girne Karaoğlanoğlu’ndaki The Ship Inn oteline geldik..
Yorgunluğumuz, Kıbrıs’ın ılık, mis gibi kokan havasıyla bir anda dağılmıştı. BU koku Ege ve Akdeniz’e ait, yaz kokusundan başkası değildi.
Ancak ertesi sabah erken kalkıp, Magosa’ya gideceğimizden hemen odalarımıza çekildik.
Gezimizde, PCRF başkanı Mustafa Camgöz ile vakfın A’dan Z’ye herşeyiyle yakından ilgilenen eşi Sevgili Sabire Camgöz dışında, “ Naran Ali, Ayşe Aziz, Lisa Sevim Dawson, Sheniz Djemal, Ayse-Gül İsmail, Vildan İzzet, Ahsen Kemal, Gill Koch, Shensev Moustafa, Nesrin Nevzat, Zühre Ömer, Nilüfer Pyper, Çetin Ramadan, Eren Ramadan, Gönül Salih, Emel Yousoff, Zehra Yılmaz, Dr. Scott Fraser, Francesca Carleschi, Nezaket İrem Gouldin, Akile Gülay Mustafa, Hasan Halil Osman, Hacer Karababa, Asya Karababa, Aynel Mehmet, Nursel Deniz, Rengin Hüdaverdi, Mikaela Jane Harley Roche , Nazan Değirmendereli, Asım Gündüz, İley Gündüz, Seema Mehta, Ajay Mehta ve Kanwarani Padma Singh” bulunuyordu.
Gezinin ikinci gününde programımız Magosa’ydı. Grubumuza ayrılan özel otobüs ile rahat bir yolculukla Magosa’ya geldik. Aramızda Kıbrıs’a ilk defa gelenler vardı. O nedenle bu anlamlı gezi, adayı görmeyenlere bir anlamda tanıtımı da amaçlıyordu.. Limonata gibi bir havada Magosa limanı, surları, Lala Mustafa Paşa Camii, ardından Agora Restoranda yenen kuyu kebabıyla öğleni nasıl bulduğumuzu anlamadık..Burada yediğimiz sini katmerinin tadını unutmak mümkün değil.. Hele yaprakları üzerinde mis kokulu tatlı portakallar.. Şimdi olsa da yesek..
Yemekten sonra bu kez yolumuz St. Barnabas Kilisesiydi.. Müze haline getirilen kilise bakımlı bahçe ve çevresiyle dikkatimizi çekti.. Burada kısa bir moladan sonra ver elini Salamis Harabeleri..
Yemyeşil örtüyle çevrili Salamis harabelerini ikinci gezişimdi.. İlkini kan sıcağı bir eylül günü yapmıştım..Hava, turistik gezi için ideal denecek sıcaklıktaydı.Üzeri fresklerle süslü kapı kemerleri, dehlizler, anfi theatre ile Salamis Harabeleri birçoğumuzu heyecanlandırmaya yetiyordu..
Magosa ve Salamis’ten sonra ver elini Lefkoşa.. Burada Atatürk Kültür Merkezinde, PCRF ve Kanser Araştırma Vakfı KAV’a destek amacıyla düzenlenen Nermin Anıl ‘ın resim , Göksan Yamacı’nın ise fotoğraf sergisinin açılışına katıldık.. Cumhurbaşkanı Sayın Dr. Derviş Eroğlu’nun ikişer eser aldığı sergide satılan tüm eserlerin geliri, Kanser Araştırma Vakfı’na kalıyordu.
Katılım oldukça yüksek ve enerjikti. Gezimizin üçüncü gününde, Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan, ancak yaşamını kanserden kaybeden Britanyalı Maureen Hutchinson adına ağaç dikim töreni vardı.. Kozanköy yakınındaki Cennet Kapısındaki törene, sanırım benim dışımda herkes katıldı..Bu duygusal töreni arkadaşlarımdan dinlerken bile gözlerimin yaşarmasına engel olamadım.. Hutchinson, küllerinin bu cennet köşesine serpilmesini ve adına ağaç dikilmesini vasiyet etmişti.. Eşi de bunu Londra’dan gelen gönüllüler ordusuyla karısına yakışır şekilde yerine getiriyordu.. Cennet adanın bir köşesinde , kalbini Kuzey Kıbrıs’a veren bu cesur kadının minik ormanı can buluyordu. Öğleden sonra ise Prof. Mustafa Camgöz’ün Kıbrıs Uluslararası Üniversitesindeki konferansında buluşuyorduk.. Star Kıbrıs’ta daha önce yer alan ve Kuzey’deki tehlikeli düzeyde “arsenik” varlığını anlatan konferans, hepimizin ve bilim adamlarının da ilgisini çekiyordu.. Prof. Mustafa Camgöz’ün başkanı olduğu “ Kanser Biyolojisi kürsüsünün” bulunduğu dünyaca ünlü Imperial College üniversitesinde yapılan toprak analizlerinde, başkent Lefkoşa olmak üzere Kırnı, Mesarya, Alev Kayası, Karpaz’da arsenik normalin üstündeydi.. Toprak analizlerini Imperial College’da , Dr. Rüstmen Önkel ve Dr. Nahit Rızaner yapmıştı.. Arsenik konusu üzerinde durulacak önemli bir konuydu.. Ve KKTC yetkililerinin bunu daha derinlemesine ele alıp , incelemesini, gereken önlemleri almasını diliyoruz..
Yarın; Kanserli Ayşegül neden Orkide Yürüyüşü’ne katıldı.. . Bağış toplamak için ne yaptı?Orkide Yürüyüşü Nedir ? Amaçları nelerdir ? Her yıl gelenler kimler ?