Kıbrıs Türk Halkını, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra, hayati olarak tedirgin eden ve uykularını kaçıran. Türkiye’nin 1960 Anlaşmaları ile kazanmış olduğu garantörlük hakkının kalkması için, Müzakere masasına getirilme teşebbüsü ve bu teşebbüs sayesinde, bizim meclisimizden, bu saçma teşebbüse karşı ciddi ses getirilmemesi, çıkarılmaması. Kıbrıs Türk Halkı üzerinde, ayrıca başka bir sıkıntı kaynağı oluşturmuştur.
Tüm bu sıkıntı, kaygı, Kıbrıs Türk halkının yaşam hakkı ile meydana gelen “nereye gidiyoruz “ endişelerine ve bir anlamda da korkulara düçar olmasına sebebiyet vermiştir. Kıbrıs Türk Halkı, Türkiye’nin, yani Anavatanın, 1960 tarihinden itibaren garantörlüğü altında, ulus kimliği ile adada varlığını sürdürmeye çalışmıştır.
1963 yılında, Enosis uğruna, engel olan Kıbrıs Türklerini soy kırıma tabi tutan Rum ve Yunanlılar, Türkiye’nin garantörlük hakkına rağmen. 11 yıl Kıbrıs Türk Halkına kan kusturdular.
Adanın % 3 deki geddolarda, özgür ve bağımsız olarak yaşam ve var olma mücadelesini verdiler.
11 yıl içerisinde, çok katliamlar yapmalarına rağmen. Türkiye’nin garantörlük hakkını kullanmasını, batılı büyük güçler önlediler.
CHP, MSP ortak hükümeti, bunu, 11 yıl sonra başardı.
Türkiye’nin, akdi haklarına dayanarak adaya çıkması. Cunta tarafından, Rum Halkının da katledilmesini önledi.
1974 ‘ ten günümüze dek, adada kan akmadı.
İki ulusal halk arasında, silahlı çatışma çıkmadı.
Nedenini, bilir misiniz?
Adaya, Garanti Anlaşmalarına dayanarak gelen, Türk Askeri sayesinde, mümkün olmaktadır.
1974 çıkarmasını, işgal gibi anımsayan veya öyle görmeye çalışan ve/veya bunu, bir propaganda malzemesi olarak kullanmak isteyen
İçte ve dıştaki bazı zavallılara, bu konuda en büyük tokadı . ABD ‘ nin Lefkoşa Büyükelçisi , Koenig atmıştır .
Sn. Büyükelçi:
“Kıbrıs sorununu, temelde bir işgal sorunu olarak, görmüyorum. Kıbrıs rüyasını gerçekleştirmek, Kıbrıslıların elinde dedi .” Sn. Elçinin bu cümlesinin, çok iyi değerlendirilmesi gereğine inanmaktayım. Kıbrıs’ın birleştirilmesini, Sn. Elçi bir rüyaya mı benzetti?
Bu rüya, gerçekleşir mi?
Gelelim, Kıbrıs Türk Halkının, bu adada, özgürce, bağımsızca ve egemence yaşayabilmesine. Yaşam kaygısı duymadan, bu topraklarda, neslimizi devam ettirmemizin garantisi. Anavatan Türkiye’den, başkası olamaz.
Avrupa’nın, ortasında, Bosna’yı gördük.
Filistin’i, gördük.
Azeri kardeşlerimizi, gördük.
1955 ‘ den, 1974’e kadar, bizlere kök söktürenleri gördük.
İmdadımıza, kim geldi?
Garantörümüz, Türkiye.
Garantörümüz, Türkiye olmasaydı, belki de, şimdilerde garantörlüğün kalkması görüşünde olan ve bunu Türkiye karşıtlığına çevirmek için zaman kollayan. Bizdeki, bazı zavallıların durumu, nice olurdu?
Garantörlüğün, kalkma girişimleri karşısında. Halkı rahatlatacak açıklama, içten beklenirken, bu gerçekleşmedi.
Yine bu konuda, Türkiye, Kıbrıs Türk Halkının, yüreklerine su serpti.
Bu konuya, Sn. Erdoğan, noktayı koydu.
“Görüşmeler, 11 Şubat anlaşması temelinde devam edecek .”
“Biz, garantör ülkeden doğan haklarımızı, bırakmayız .”
Gelinen, en son nokta, bu.