Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan görülmüştü

Ülkemizdeki, Sağlık Sisteminin bu duruma geleceğinin sinyali, ta 2003 ‘lere kadar dayanır.

Ülkemizdeki, Sağlık Sisteminin bu duruma geleceğinin sinyali, ta 2003 ‘lere kadar dayanır.
Sinyal, ambulans arabalarındaki, ışık gibi yanmaya başladı.
Bu sinyali, hiçbiri görmedi veya görmemezlikten geldi.
Sinyal, Liberal Ekonomilerin, Dünyaya hakim olmaya başlaması ile, ciddi uyarılar vermeye başladı.
Liberalizm veya daha klasik bir isimle, Kapitalizmin, vahşi bir şekilde uygulanmaya başlaması ile birlikte. Sosyal Devlet anlayışı, ortadan kalktı.
Bunu, Sosyal Devletin, ortadan kalkması izledi.
Dünyanın, küreselleşmesi ile birlikte, Emperyal Güçler, Dünyayı, Kapitalizmle, istedikleri gibi sömüreceklerini bildikleri için. Bu yönteme geçtiler.
20’ci yüzyılın sonlarına doğru, Mustafa Kemal’in, Kurtuluş Savaşı ile ortaya çıkan Sosyal Devlet. İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan, Sosyalist Devletleri, birer birer türlü dümenler ve kumpaslarla ortadan kaldırarak. İstedikleri Kapitalist Sistemi, Dünyaya hakim kılmak için, tüm olanaklarını kullandılar ve Dünyayı, sömürülecek, bir dikensiz gül bahçesi haline, getirdiler.
Bunu yapabilmek için, her zaman, uyguladıkları sistemleri olan, böl yönet politikalarından, vaz geçmediler. Aksine, bu politikalarını eksiksiz uygulayarak, ayni dinden olanları, aynı ırktan olanları bölme becerisini de, her zaman göstererek. Tüm Dünyada, vahşi Kapitalizmi hakim kıldılar.
Tabii, ülkemiz de, bundan nasibini almadan duramazdı.
Bu mümkün değildi.
Girmeye can attığımız AB ‘ de de, hakim olan Ekonomik Sistem, vahşi Kapitalizmdir.
20 yılda, ne durumlara geldiği görüldü.
“ Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler zihniyetindeki Kapitalist sistemde çalışanlara , emekçilere , yoksullara, hayat hakkı yok.
Para babalarına ve onların seçtirdiklerine, muti olmak var.
Bu kesimlerin yaşaması, onların insafına kalmış.
Bir tarafta, yoksulluktan, yetersiz beslenme ve hiç beslenememekten, açlıktan ölünecek.
Diğer tarafta, sistemden beslenenler yağ bal içinde, hayatlarını sonsuza kadar sürdürecek.
Dünyanın getirildiği, boyut bu.
Bu boyuttan, bizim ülke olarak sıyrılmamız mümkün mü?
Elbette, mümkün değil.
Ülkemizin de bu minvalde, Sosyal Adalet ve Sosyal Devlet ilkelerinden, tedrici olarak yavaş yavaş uzaklaştırılması ve buna zamanında ses çıkarmayan, Sendika ve Sivil Toplum Örgütlerinin suskunluk ve sessizliği. Ülkemizde, Sosyal Adaletin ve Sosyal Devletin ortadan kalkmasını, fiili olarak sağlamıştır.
Fiili olarak diyorum.
Çünkü, Hukuki olarak, Sosyal Adalet ve Sosyal Devlet ibareleri, Anayasamızda ve ilgili yasalarda var.
Fakat ülke o hale getirilmiş ki, bunun uygulanması, na mümkün.
Ülkemizdeki Sağlığın, geldiği noktayı bu gözle görürsek olay daha iyi anlaşılır, diye düşünüyorum.
Bunun için, ülkemizdeki Sağlık Sistemini değil, Eğitim ve diğer alanları da, insanımıza, Sosyal Adalet anlayışı ve ilkesi ile nasıl tekrar sunabilmenin arayışına. Hep birlikte, toplum olarak girmekle mümkün olacağına inanıyorum.
Meslekleri bir birine düşürerek, sağlık sorununa çare bulmak mümkün olamaz.
Sisteme kızıp da, hastalardan bunun acısını çıkarmak ne kadar yanlışsa, Kapitalist Sistemi, sağlık politikası haline getirmek de, o denli yanlış olsa gerek.
Sosyal Adaleti sağlamak, Sosyal Hukuk Devletini tesis etmek. Ancak ve ancak Devlete sahip çıkmakla mümkündür.
Zaten Devletlerde , Sosyal Adalet ve Sosyal Hukuk Devleti oluşturulabilir.
Bu tür bir Devlet, yoksa.
Kapitalist Sistemin, Egemenliğinden çıkmak da mümkün olmaz.
Özel Sektörün, şemsiyesi altında onun belirleyeceği adaletle, gününüzü gün edersiniz.
Kapitalistlerin, cebini doldurursunuz.
Ülkemiz, bu konuda bir yol ayrımında.
Sosyal Devlet mi?
Kapitalist Devlet mi?



Bu haber 4120 defa okunmuştur

:

:

:

: