Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’ın önceki gün ABD Dışişleri Bakanı Hilary Clinton’la Washington’da gerçekleştirdiği görüşmenin Güney Kıbrıs’taki yankıları devam ediyor.
Rum gazeteleri, ABD Dışişleri Bakanlığı’nda görevli bir yetkilinin, Türk ve Yunan gazetecilere telefonla görüşmeyi değerlendirdiğini iddia etti
Alithia Gazetesi, isminin açıklanmasını istemeyen ABD yetkilisinin, yaptığı açıklamada, Clinton’un Talat’la görüşmesinde “İki toplumlu, iki kesimli federasyon içerisinde Kıbrıs halkı için kalıcı ve adil bir çözümün bulunmasını desteklediğini ifade ettiğini” söylediğini savundu.
Habere göre, ABD’nin Kıbrıs Özel Koordinatörü atama olasılığı konusundaki bir soruya karşılık söz konusu yetkili, “ABD’nin bunu uzun zamandır düşünmekte olduğun ancak şu anın uygun zaman olmadığını” söyledi.
ABD’nin Kıbrıs sorununa Annan Planı temelinde bir çözüm bulunması için çaba sarf ettiği şeklindeki değerlendirmelerin kesinlikle doğru olmadığını ileri süren yetkili, Kıbrıs’ta ilerlemenin iki lidere bağlı olduğunu, ABD’nin de mümkün olan en iyi şekilde iki lideri destekleyeceğini dile getirdi.
STEFANU “SAKİNLEŞTİRDİ
Öte yandan gazete, AKEL dışındaki Rum siyasi partilerinin, Talat-Clinton görüşmesinin KKTC’nin düzeyini yükselttiği şeklinde yaptıkları açıklamalara karşılık, Rum Hükümet Sözcüsü Stefanos Stefanu’nun dün “sakinleştirici” bir açıklamada bulunduğunu yazdı.
Habere göre, Stefanu, Talat-Clinton görüşmesinin ardından ABD tarafından yapılan açıklamaya atıfta bulunarak, “ABD’nin Kıbrıs’ta sadece bir hükümeti tanıdığını, bunun da Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu” savundu.
Stefanu, ABD tarafından yapılan açıklamada Cumhurbaşkanı Talat’ın “Kıbrıs Türk lideri”, Rum Yönetimi Başkanı Dimitris Hristofyas’ın ise “Kıbrıs sorununun çözümü çabalarındaki liderlik tutumu memnunlukla karşılanan Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devlet başkanı” olarak nitelendirildiğini ileri sürdü.
ŞARTLI MEMNUNİYET
AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu da dünkü açıklamasında, “ABD’den gelecek bir yardımın, doğru çerçevede olması ve Kıbrıs sorununun çözümünün öncelikle Kıbrıslıların konusu olduğunu benimsemesi durumunda, memnunlukla karşılanacağını” ifade etti.
Talat’ın ABD’nin daha etkin müdahalesini talep ettiği şeklindeki bilgileri yorumlayan Kiprianu, Kıbrıs Rum tarafının bu konudaki görüşünün gayet net olduğunu ve uluslararası toplum tarafından da kabul görmekte olduğunu iddia etti.
ABD TÜRKİYE’YE BASKI YAPSIN
DİKO Basın Sözcüsü Fotis Fotiu ise, ABD’nin, “Kıbrıs sorunu konusundaki uzlaşmaz tutumunu değiştirmesi yönünde Türkiye’ye baskı yaptığını görmeyi istediklerini” söyledi.
EURO.KO ise, Hristofyas ve Andros Kipriau’nun Talat-Clinton görüşmesine ilişkin açıklamalarını eleştirdi ve Rum hükümeti ile AKEL’in Talat-Clinton görüşmesinin önemini düşük gösterme çabasında yer almayacaklarını vurguladı.
BAŞKANLIKTA RAHATLAMA
Politis DE haberi, “Protokole Uydular – ABD Talat’ı Kıbrıs Türk Lideri Olarak Kabul Etti – Başkanlıkta Rahatlama” başlıkları altında verirken; Stefanu’nun dünkü açıklamasına yer verdi.
Gazete, Stefanu’nun, Talat-Clinton görüşmesine değindiği açıklamasında, ABD’nin şu an için bir özel koordinatör atamaya niyeti olmadığını ve bunun ancak iki tarafın talebiyle olabileceğini net bir şekilde söylediğini vurguladığını yazdı. Stefanu: “Bizim tarafımız böyle bir talepte bulunmamıştır” dedi.
TÜRKİYE’NİN ÜYELİĞİ ALA KART DEĞİL
Öte yandan HARAVGİ, “Hristofyas’ın Liderlik Tutumu Selamlanıyor – Clinton-Talat Görüşmesinden Sonra Yapılan Duyuru Kayda Değer” başlıkları altında verdiği haberinde, Stefanu’nun dünkü açıklamasında Kıbrıs sorununun 2009 sonunda çözülmesi yönündeki soruları da yanıtladığını yazdı.
Habere göre, Stefanu, Cumhurbaşkanı Talat’ın “2009 sonuna kadar Kıbrıs sorunu çözülmeli” şeklindeki açıklamalarını değerlendirerek, Rum hükümeti için “çözüm sürecinde sıkı takvimlerin olmadığını, bunu kabul etmediklerini” ifade etti.
Kıbrıs sorununun en kısa sürede çözülmesini istediklerini ancak çözümün içeriğini zaman için feda etmelerinin söz konusu olmayacağını savunan Stefanu, 2009 yılının sonunun Türkiye’nin önünde bulunan ve katılım sürecinin değerlendirileceği takvimle ilişkilendirildiğini iddia etti. Stefanu, “Türkiye’nin AB sürecinin ‘ala kart’ olmadığını” ileri sürdü.
Stefanu ayrıca, Cumhurbaşkanı Talat’ın ise “Kıbrıs sorununun çözümü momentumunu kendisinin Kıbrıs Türk toplumunun lideri olarak kalmasıyla sıkça ilişkilendirdiğini” savundu ve “bu yüzden her şeyden önce bunu kendisinin (Talat’ın) anlaması ve çözüme ulaşılması için Hristofyas’la çalışması gerektiğini” iddia etti.