Amerikan yetkililerinin .
Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine, küstahça mektup yazmaları. Devlet anlayışlarının ve kültürlerinin bir gereği olsa gerek .
Değerli okurlar.
ABD’nin şimdiki başkanı, Türkiye’nin Suriye’ye başlatmış olduğu, Meşru müdafaa harekatı karşısında. Sn. Trump’ın sergilediği davranış biçimi, kendi ülkesinde bile sorgulanır oldu .
Zig zak ve kaygan hareketleri dolayısıyla. Kendi Temsilciler Meclisi ve Senatodan da eleştiriler almıştır.
İşte bu zat.
Ve şürekası, Barış Pınarı harekatının ilk günlerinde, işi oluruna bırakmışlar. Nasıl olmasa Türkiye Silahlı Gücü, bizim de büyük destekler verdiğimiz terör örgütlerinin karşısında. Türk Ordusu başarıya kavuşamayacak savı ile hareket etmiş olacaklar ki.
İlerleyen günlerde, gelişmeler karşısında apışıp kaldılar.
İşte bu apışmaları esnasında.
Belki Türkiye’yi bu harekattan vaz geçiririz diye. Sn. Erdoğan’a diplomasi kuralları ile bağdaşmayan.
Diplomasi kurallarını bir yana bıraktım.
Adabı muaşeret kaidelerinden çok uzak bir uslupta, mektup yazıldı.
Bu mektupla ilgili söyleyeceklerime geçmeden, bir hatırlatmada bulunayım .
Bundan tam elli beş sene önce .
Zamanın ABD Başkanı Lindon Jhonson da Türkiye Başbakanı Rahmetli İnönü’ye ayni uslupta bir mektup yazmıştı.
Mektup İsmet İnönü’ye şu cümle ile hitap ediyordu .
“Bay Başkan .“ İçeriğinde de Türk Silahlı Kuvvetleri, Adaya, Kıbrıs Türk halkını kurtarmak için giderse ve ABD’nin verdiği silah ve mühimmatı kullanırsa. Türkiye’nin başına gelecekleri tehdit vari bir uslupla, Türkiye Başbakanı İnönü’ye sıralamıştı .
Mektup, hem Türkiye’nin, hem de Kıbrıs Türk halkının onur ve gururunu yaralamış. Hem Türkiye’de, hem de Kıbrıs’ta, Amerika’ya karşı bir nefretin doğmasına neden olmuştu.
Şimdiki gibi, o zaman da Türkiye bir NATO ülkesi idi .
Gelelim şimdiki küstahlık içeren ve ayni uslupla yazılan Trump efendinin mektubuna.
55 yıl sonra, Jhonson’un halefi olan Trump da, ayni içerikte.Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan’a mektup yazdı.
Söz konusu mektupta.
Mehmetçiklerin, terör çetelerine karşı başlatmış oldukları harekatın durdurulmasını ve bu çete elebaşlarından olan “General Mazlum’la” Türkiye Cumhuriyetini görüşme masasına çağıracak kadar küçülüyor ve bu terör çetelerine sahip çıkmaya çalışıyor.
Barış Pınarı harekatı nedeni ile de Sn. Erdoğan’a. Binlerce kişiyi (Teröristleri ) katletmekten sorumlu olmak istemezsen. Bu teklifimi kabul et diyor.
Bu teklifimi kabul etmezsen .
Tarih seni şeytan olarak görür.
Sert olma.
Aptal olma diyor.
Acaba Trump, Sn . Erdoğan’a bu mektubu kaleme alırken. Türkiye’yi, ABD’nin bir eyaleti.
Sn. Erdoğanı da ABD’nin eyalet valisi olarak mı addetti.
Türkiye’yi, eyaletleri olarak gördükleri günler, çok geride kaldı.
İlk mektupta, Türkiye’nin tepkisi.
“Yeni bir dünya kurulur. Türkiye de yerini alır “ olmuştu.
Şimdikinde ise. Mektup çöp sepetine atıldı.
ABD, Türkiye için hala daha o eski hayal dünyasında yaşıyor.
Deve kuşu misali .
Ambargo, mambargo koyacak mış .
Her koyduğu ambargoda, inanın Türkiye’ye iyilik ediyor.
Türkiye.
Bu aşamaya gelmişse.
Ambargolar sayesinde geldi.
Neden mi ?
Öz benliğini buldu.
1964 ‘lerde.
Kıbrıs’a çıkarma gemisi, Fırkateyini yok iken.
Şimdilerde, mavi vatanda yerli üretim tekneler görev yapıyor.
Savunma sanayii. Umulmadık bir gelişme gösterdi ve göstermekte .
Türkiye, Suriye’de bu harekatı yürütüyorsa .
1974 ‘ten itibaren uğramış olduğu ambargolara borçludur .
Ey Batı .
Ambargolarına devam et .