“İnsanlar, yalnızca tek yoldan mutlu olabilirler: kendileri olurlarsa. O zaman mutluluk pınarlar*ı akmaya başlar; daha canlı olurlar. Görmesi, birlikte vakit geçirmesi bile keyif olur. Bir şarkı, bir dans olurlar.” OSHO
Mutluluğu yaratmak için kendimiz olmamız yeterli. Ancak ve ancak, kendi içimize dönersek, mutlu olmaya niyet edersek; o anda mutlu olmaya başlamışız demektir. Çevremiz, kendi yaşamından çok; başka yaşamlarla ilgilenen, onların kritiğini yapan insanlarla dolu. Bir an gelir ki bu dünyada çalışmak, konuşmak, sevmek…zor gelir. Oysaki, yaşamını anlamlandırmak istiyorsan, dünyaya değil; özüne, kendine dönmelisin yüzünü. İşte o zaman, çevrendeki herkes, her şey değişir. Ya onlar, uyum sağlar sana; ya sen onları uyum sağlıyor olarak görürsün. Mutluluk, her iki taraf için de hak edilmiş olur.
Mutluluk Bulaşıcıdır
Hani, bir kapıyı çalarsın da kapıyı açan kişi gülerek karşılar ya seni. O an, mutlusundur. Gülmek eylemi, mutluluk duygusunu da beraberinde getirir. Sanki bir hastalık gibidir. Bulaşıcı bir hastalık… Mutlu olup da sözlerimize, davranışlarımıza doğru akıp giden bir duygu durumudur. Karşındaki bulaştırır sana mutlu olma eylemini. Tadını aldıkça, her o an geldiğinde, hafiften bir hatırlayış olur mutluluğun tadını.
Kabullenişe Geçmek
Mutsuzluk duygusunu kabullenip onun yavaş yavaş yaşamımızdan gitmesini beklemek, insana huzur, güven ve en önemlisi mutluluk verir. Bir duygunun tam olarak tersi, bizden uzaklaştıkça; diğer tersi de bize yakınlaşır. Yakınlaştıkça da merkeze, bize doğru büyür ve büyür. Mutlu olmak anlamında güzel şeyler düşünmek, mutluluk yaratımına dair yaşama sevincini en derinlerde duyumsamak, insanoğlunun zor dediği; bununla birlikte bir kez başardı mı bunu alışkanlık haline getirip, sindirip, kendisinin olarak kabul edip rutini içerisinde kolaylaştırdığı bir güzelliktir. Bunun bir zamanı yoktur. Kimisi erken; kimisi de geç edinir bu alışkanlığı.
Gerçek Mutluluk
Uzun yıllardan beridir çocuklarla ve gençlerle hem kendi mesleğimle ilgili hem de yaptığım farklı nefes, rahatlama ve çizim çalışmalarından gördüğüm kadarıyla ve anladığım oranda, çocukların saf, tertemiz gülümseyişleri bize o en ‘anlamlı mutluluk’ kavramını hatırlatmaya yetiyor. Onların iç dünyalarını öne çıkararak onları tanımaya çalıştım. Onlara gerçek mutluluğun, sevginin imge dünyalarında neye karşılık geldiğini sorduğumda ‘kalp’ dediklerini kolaylıkla söyleyebilirim. Çizim yaptırırken merkeze, ilk çembere istedikleri tarzda ve istedikleri renkte kalp yapmalarını rica ediyorum. Bunu yaparken de “Kendinizi ne kadar severseniz, o kadar mutlu ve başarılı olursunuz!” demeyi de ihmal etmiyorum. Çocuk aklıyla kim fazla kalp yapacak diye de yarış içerisine giriyorlar, kimseye belli etmeden. Bir şekilde, çocuklarımızın mutluluğu küçük yaşlarda öğrenmesi, dünyamız için büyük değerdir.
Herkes Aydınlansın
Mutlu olmanın zamanı olmadığı gibi, kimin kimden bu kavramı öğreneceği de bilinmez. Senin mutluluğun, benim mutluluğum olur. Senin mutluluğunun ışığı, kısacası sen, dünyayı aydınlatırsın. Bu gerçekleştikçe, kendine öz saygın, gururun artar. Bu, biraz da seçim. Mutluluğu seçersen; mutlu olur, başkalarını da olumlu etkilersin. Mutsuzluğu seçersen; kimsesiz kalır, kendi karanlığında yok olur gidersin. Unutmayalım ki dünya şu an güzelliklere, mutluluklara, sevgilere, pozitif enerjilere, gülümsemelere aç. Bu bilinçte gülümseyelim, mutlu olalım!