Ukrayna’ya saldıran Rusya’ya karşı hiçbir girişimde bulunmayan AB ‘nin liderlik yaptığı Nato’ya karşı her geçen gün güven ve itibar azalmaktadır .
SSCB’nin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan birçok Doğu Avrupa ülkesini zaman süreci içerisinde Nato teşkilatına alma vaadi ile bu ülkelere yanaşan ABD . Birçoğunu da ittifaka alarak Nato’nun bir tehdit unsuru olarak Rusya Federasyonuna karşı genişlemesini hep sürdürdü .
Doğu Avrupa ülkeleri de yapılan vaatler doğrultusunda , birçoğu ittifaka alınarak , Rusya Federasyonuna karşı Nato’nun bir tehdit unsuru haline gelmesini sağladı .
Bu zincirin son halkası ise Ukrayna olarak seçilmişti . Ukrayna SSCB döneminde Rusya’nın ön bahçesi durumunda idi . Bu kadar yakın ve stratejik bir konumu olan Ukrayna’nın bir Nato ülkesi olması Rusya’nın hiç işine gelmeyecekti .
Bu endişesini türlü zamanlarda bu ittifakın yetkililerine duyurmasına karşın hiçbir sonuç alamadı .
Ukrayna yetkilileri ABD’nin vaatlerine kanarak ittifaka girmek için Rusya’nın tüm çıkışlarına karşın Rusya’ya ayak diretti .
Tabii bu ayak diretme ABD’ye güvenerek yapıldı ve Rusya’ya karşı bayrak açıldı .
Açılan bayrak karşısında Putin , Rusya’ya karşı oluşturulacak olan tehdit karşısında , Ukrayna’ya karşı harekat başlattı .
Bu durum karşısında zavallı Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelinski çok büyük umutlarla hemen Nato askerlerinin Ukrayna’ya gideceği hayali içine girdi . Çok kısa bir zamanda ise büyük hayal kırıklığı yaşamasına neden oldu .Birçok gazete bu durumun Amerika tarafından Ukraynalıların denek olarak kullanıldıkları iddiasında bulunarak bunu haber yaptılar .
Nato ABD’nin liderliğinde Ukrayna’ya tek bir asker göndermedi . Ukrayna Halkı resmen Amerika tarafından aldatıldı .
Amerika sadece , ittifak içerisindeki ülkelerin gelişmesini ve belirli bir güç olmalarını hep engelledi . İttifak içindeki ülkelerin coğrafi konumunu da değerlendirerek , okyanus ötesi ülkesinin çıkarlarını korumaya hep çalışmış ve özen göstermiştir .
Bu durum birçok ittifak ülkesini büyük oranda tedirgin etmiş . İttifaka ve bilhassa ABD’ne karşı çok büyük oranda güvensizliğin oluşmasına neden olmuştur .
Bir Nato üyesi olan Türkiye’de yapılan bir kamuoyu sonucu . Türk Ulusunun % 90 ezici bir çoğunlukla Nato ittifakına karşı güven duymadığı . Nato’nun Türkiye’yi korumak gibi bir faaliyette bulunmayacağı kanaati taşımaktadır .
Anket sonucu , başka bir kanaatın da ortaya çıktığı görülmektedir . Bu da Nato’nun Türkiye karşıtlığı olarak değerlendirilmesidir .
Tabii Amerika’nın Nato ile özdeşleşmesi , Amerika’nın her olumsuz hareketi Nato’yu da bağlaması açısından , bu güvensizlik ve nefret , Amerika’yı da doğrudan içine alarak onu da bağlar .
Bilhassa 15 Temmuz darbe girişimi ile ortaya çıkan manzara .
ABD’nin Güney Doğuda PKK /PYD ‘ye sonsuz destek vermesi , bu kanaatin oluşmasında da büyük etken olmaktadır .
Buna , Doğu Akdeniz’deki Türkiye’ye karşı uygulanan tavır ve hareketleri de katarsak . Sonuç bu olur .
Aslında bu güvensizlik , 1964 Jhonson Mektubu ile ortaya çıkmış . Haşhaş ekimi ile Türkiye’ye karşı uygulanan ambargolarla filizlenerek , güvensizlik ve nefret % 90 ‘larda bir oranda olmuştur .
Herhalde bu oran bir sonraki ankette % 100‘ e ulaşır bir duruma gelir .
Ukrayna olayı bir kez daha göstermiştir ki , dünyada hür ve egemen yaşayabilmenin tek çaresi . Milli ordunun varlığı ile mümkündür .
Bu savaşla bunu dünya gördü ve idrak etti .
Hiçbir ülke başka bir ülke için askerini savaşa sokmaz .
Tarih bunu yazmamıştır .
Tarih sadece verilen sözlerin yerine getirilmemesinden dolayı , öldürülen insanların sayılarını ve isimlerini yazar .
Tarih sayfaları bunlarla dolu .
Ukrayna olayı , ne bir ilk . Ne de son olacaktır .
Militarist güce sahip olanlar , buna yeterince sahip olmayanların ensesinde hep boza pişirmeye devam edecek ve verilen vaatler de hep sözde kalacak . Son Ukrayna olayında olduğu gibi .