67 LİRA 50 KURUŞ

Vazgeçmek, vazgeçebilmek nasıl bir şeydir? Bu durumda olmak, insana ne kadar acı verir?

Vazgeçmek, vazgeçebilmek nasıl bir şeydir? Bu durumda olmak, insana ne kadar acı verir? Bir kişiden, bir eşyadan, bir ülkeden, bir işten; bazen de kendinden vazgeçebilmek… Bu gerçekte kısacık; fakat kısa olduğu kadar da yaşanırken hiç bitmeyecek gibi görünen yaşamımızda nelerden vazgeçmedik ki?
Tutunmak
Ne kadar tutunursak o kadar daha fazla kendimizden gidiyor. Bazen de tutunurken, bırakamazken bir bakıyoruz ki bir yerlerde asılı kalmışız. Öyle ki bir çocuk saflığında yaşadığımız hüzün, bırakamama, vazgeçememe, kaçmamız gereken sevgiden kaçamama, bizi daha derinlere çekiyor. Derinlere çekildikçe de yalnız kalmaya mahkum oluyoruz. Peki, kendimize yaptığımız bu kötülüğün gidişatını belirlemek kimin elinde? Tabii ki bizim elimizde.
Guy Finley - Vazgeçebilmek
Ünlü konuşmacı Larry Finley'in oğlu olan ve ‘Vazgeçebilmek’ kitabının yazarı Guy Finley’in öğretileri Hristiyan mistisizm, Doğu Felsefeleri, Jung Psikolojisi olmuştur. Amerikalı bir kendi kendine yardım yazarı, filozof, manevi öğretmen ve eski profesyonel söz yazarı ve müzisyen. Alanında on beşten fazla kitaba imza attı. Ayrıca, dörtten fazla e - kitabı çıkarıldı.
‘Vazgeçebilmek’ Kitabı’ndan
“Değişmeye hazırsanız, işte cevabınız! Vazgeçebilmek kitabı, mutluluğa giden yolda yanınızda bulundurabileceğiniz en güvenilir kılavuz. Sizi mutluluktan alıkoyanlar neler bir düşünün. Ve hepsinden vazgeçin gitsin. Söylemesi kolay; ama yapması değil, öyle mi? Guy Finley bu kitapta adım adım mutlulukla aramızda dikilip duran o duvarı nasıl yıkacağımızı, vazgeçmemiz gerekenleri nasıl bırakacağımızı ve nasıl özgürleşeceğimizi anlatıyor. Vazgeçebilmek kitabını okurken öfke, kin, kaygı, suçluluk duygusu ve daha pek çok olumsuz düşünceden arındığınızı fark edecek ve her sorunun cevabının yine sizin içinizde olduğunu göreceksiniz. Gerçek yaşam öyküleri, içten diyaloglar ve zihni çalıştıran sorular zaten içinizde barındırdığınız gücü ve duygusal özgürlüğü size geri verecek.”
Erken Öğrenilmişlik
Seneler önce vazgeçebilmenin ne olduğunu çok üzülerek öğrendim. Yirmi bir yaşında, her şeyi bırakabilmenin hafifliğiyle birlikte; sevdiklerimden, yaşamımdaki ilk işimden, doğup büyüdüğüm yerden ve özellikle annemden uzak olmanın boşluğunu yaşadım. Tam da yirmi bir yaşındaydım. İdeal bir beyin, ileri görüşlü, bilgileri taze, yapmak istedikleri ve yapabilecekleri çok olan bir insan… Zihnimden öyle düşünceler geçiyordu ki kendim bile bunlara inanamıyordum. Her şeyden, herkesten vazgeçmenin korkusu, acemiliği yanında; bu duygunun tüm yanılsamalarının rahatlığını da hissediyordum. Duygularımdan, düşüncelerimden sıyrılmak, tahmin ettiğimden de kolay olmuştu. Saf olmanın, yaşamda acemi olabilmenin güzelliğini yaşıyordum. İnsan, yaşamda ne kadar acemiyse, ne kadar safça anda kalabiliyorsa; bir o kadar da karar vermede, bırakabilmede hafiflik yaşıyor. Zaman geçtikçe, yaşamıma kimler ya da neler girerse girsin, yaşananlar yüzünden insanda oluşan boşluğun büyüdükçe büyüyeceğini bilemiyor. Sonuçta, yirmi bir yaşında her şeyden, herkesten vazgeçerken sadece ve sadece sırtımda bir çanta ve cüzdanımda çiçeği burnunda öğretmenliğimin bir aylık maaşı olan 67 lira 50 kuruş vardı. Bu parayla neler yapılabilir, bunu bile bilmiyordum. Tek derdim, içimdeki duygulara karşılık vazgeçebilmeyi başarabilmekti.
Olgunlaşmak ve Bırakabilmek
Yaşamda olgunlaşırken bırakabilmek, vazgeçebilmek, çok daha değerli bence. Çünkü, bilinçsizce yapılan hareketler sonunda bir rahatlama duyumsuyoruz. Fakat, bu durumdayken arkasından neler gelebileceğini tahmin edemiyoruz. O anlık bir rahatlama, kendinle gurur duyma durumları yaşanıyor. Sonrası bilinmez, derin, simsiyah bir kuyu. Bilinçte yaşayarak ne yaptığımızı bilerek vazgeçebilmenin tadına varabilmek, keyfi anlatılmaz bir duygu durumu.
Kalp ve Mantık Dengesinde Gidebilmek
Vazgeçmeyi, bırakmayı; kendinizi sevmeye başlamayı, ilke edinin. Fakat, yaşamın içinde, sevginin ışığında, anda kalmanın tüy gibi hafifliğiyle karar verebilmenin, zarar gördüğünüz bir kimseden ya da herhangi bir şeyden vazgeçebilmenin tadına yavaş yavaş varın. Kalbinizin kendinizle olan diyaloğunu hiçbir zaman kesmeyin. Kalbinize de mantığınızın yanında yer açın. Zaman alsa da yavaşlayın, sakinleşin ve kendinizden gelen ve kendinize giden sevgiye kulak verin. Verilen en doğru kararlar, bilinçte, kalp ve mantık dengesinde, sakinlikte, sessizlikte, yalnızlıkta, yaşamın olgunluğunda verilen kararlardır.
Vazgeçebilmenin erken ya da geç diye bir zamanı yoktur. Vazgeçebilmek, şimdide, şu anda.
Bu haber 1948 defa okunmuştur

:

:

:

: