ZAMANSIZ AÇAN ÇİÇEK YOKTUR

Zamanı gelmeyen bir çiçeğin yapraklarını zorla açmayı denediniz mi hiç?

Zamanı gelmeyen bir çiçeğin yapraklarını zorla açmayı denediniz mi hiç? Oradaki amacınızın ne olduğunu düşündüğünüz oldu mu? Tamamen acele ettiğinizin farkına vardınız mı sonrasında? Aceleci ruhumuz, gittikçe artan yaşımızla ve de edindiğimiz yaşam deneyimlerimizle yavaşlar, yavaşlar ve yavaşlar. Kim bilir hangi dönemimizde bir bakarız ki kendimize gelmiş, olanı görmeye çalışan, biz de dahil doğadaki varlıkları anlamayı öğrenen, zamanın içerisinde gerçek anlamda yaşamaya özen gösteren birisi haline gelmişiz. İşte, burada bizlere söylenecek sözden çok; çıkarılacak sonuçlar gerekiyor.
Öylesine Bir An
Bazen bir sözcük, bir cümle, geçmişten kalan bir anı, öylesine bir an, bir bakış, bir ceza veya bir ödül… Olmamız gereken noktayı anımsatır bize. Şimdiki senede bir önceki senenin hiçbir kalıntısı yok gibi. Bir dönemde yakıp yıktığımız insanları; bir sonraki dönemlerimizde bağrımıza basıyoruz. Belli bir süre sonra, yaşanmışlıklara istinaden o çok sevdiğimiz, ayrılabileceğimizi düşünemediğimiz değerlimizin yüzünü dahi görmek istemeyebiliyoruz. Seneler sonra karşılaştığımız ve de öncesinde varlığına tahammül edemediğimiz kişiye aşık olabiliyoruz, onu sevmeye başlayabiliyoruz. Hatta, ondan hiç tahmin edemediğimiz oranda yaşam dersi alabiliyoruz. Çok üzdüğümüz insandan zamanını kestiremediğimiz bir anda özür dileyebiliyoruz. Genel geçer kurallarımızı yaşamın akışı içerisinde değiştirebiliyoruz. Çocukken, gençken anlayamadıklarımızı, olgunluğa erişimizle birlikte anlamlandırmaya çalışıp bunu başarabiliyoruz. Önceleri anlamsızca dalga geçtiğimiz bir insan, bize çok şey öğretebiliyor. Örneğin, egomuzu azaltmamızı, yavaşlamamızı ve de çevremizdekileri yavaşlatmamızı, bencilliklerimizi bırakmamızı, geçmişte bizi acıtan anlarımızı geride bırakıp ileriye doğru yol almamızı, sevgiyle kendi gönlümüze bakabilmemizi, kendimize saygıyı yitirmeden saygılı olabilmeyi, özür dileyebilmeyi, teşekkür edebilmeyi…
Kozadaki Kelebek Hikayesi
Bu konuya en uygun ve en bilinen öyküyü sizlerle paylaşmak istiyorum. Eminim ki küçükten büyüğe herkes, bu öykü hakkında az ya da çok bir şeyler anımsıyordur.
“Bir gün, adam ormanda gezerken bir kelebeğin kozasından çıkmaya çalıştığını görür. Kozasındaki küçük delikten çıkmaya çabalayan kelebeği saatlerce izler. Sonra adam, kelebeğin kozadan çıkmak için çabalamaktan vazgeçtiğini, gücünün kalmadığını düşünür. Kelebeğe yardım edeyim de kolayca çıksın diye kozadaki deliği büyütür. Bu sayede kelebek, kozasından kolayca çıkabilir. Fakat, çıkmaya daha hazır değildir. Bedeni hala kuru ve kanatları buruş buruştur. Adam, kelebeğin gücünü toplayıp kanatlarını açıp uçacağını düşünmektedir. Ama kelebek, kozasından zamanından önce çıkmıştır. Ne kadar çabalasa da uçamaz ve buruşmuş kanatlarıyla yerde sürünmeye devam eder. Adam, iyi niyetli bir şekilde kelebeğe yardım etmeyi istemiş; fakat bilmediği nokta, kelebeğin kozadan çıkmak için çabalaması, bedenindeki sıvının kanatlarına gitmesini ve bu sayede doğru zamanda kozasından çıktığında uçabilmesini sağlayacağıydı.”

Kimseyi Eleştirmeyin
Yaşamınızda siz, siz olun kimseyi eleştirmeyin. Herkesin öğreneceği bir şeyler vardır. Evet, bunu hepimiz kabul ediyoruz. Fakat farklılık, öğrenme zamanındadır. Her birey, kendi zamanı geldiğinde bir şekilde, birinden, bir olaydan ya da durumdan etkilenip kendi isteğiyle öğrenme aşamasına geçecektir. Zorlamayın, iple çekmeyin; sabırla değişimin yaşanmasını gözlemlemeyi bekleyin. Bazen erken; bazen de geç açılımlar yaşayıp da öğreneceğimiz kesin. Hayat, doğal akışında akıp giderken sarf edilen çabalar, uğraşlar bizi hayatımızdaki bir sonraki adıma hazırlar. Kendi kanatlarımızla uçmak istersek, ne şekilde olursa olsun, farkına vardığımız an kendi yaşamımız üzerinde emek vermemiz, zorluklarla mücadele etmemiz gerekir. Farkındalık için ruhumuzu açık tutalım. Öncemiz için üzülmeyi bırakalım, kimseyi yaptıkları için eleştirmeyelim, yargılamayalım; herkesi olduğu gibi kabul edip bu anlatılan gerçeği kabul edip sevgiyi sığınak yapalım.


Bu haber 1393 defa okunmuştur

:

:

:

: