BM . GS. kişisel temsilcisi , Maria hanım , resmi olan taraflardan daha çok , güneyin ekmeğine yağ bal sürenlerle , temaslarda bulundu .
Hala daha , düne kadar temaslarını sürdürdü .
Halbuki aldığı yetki , müzakereyi sağlayacak olan taraflarla , temas etmek ve zeminin olup olmadığını tespit etmekti .
Yapılması gereken , kendisine çizilen çerçevede , bu işi yapmaktı .
Bunu aştı .
Buna , hukukta yetki aşımı denir .
Ayni zamanda , Kıbrıs konusunda üç hareketlilik yaşandı .
Yunan Başbakanı , Miçotakis’in , Ankara ziyareti .
Maria hanımın temasları .
Üç devlet bir milletin parlamentolar arası birliğinin , KKTC‘ deki temasları .
Yunan Başbakanının Ankara ziyaretini , Maria hanımın yetkisi olmadan , tarafları müzakere masasına oturtacağı umudunu , bazı çevreler hep pompaladılar .
Bu konuda , Miçotakis’e umut bağlayarak güvendiler .
Birleşik Kıbrıs’ın , müjdesini verdiler .
Bu çevreler , her zaman bunu yapıyor ve sonuçta , hayal kırıklığına uğruyor .
Erdoğan , Miço görüşmesinde .
Türkiye , Yunanistan arasında , her iki tarafın da olmazsa olmaz dedikleri konularda , hemfikir ve mutabık kalınmadı .
Bunların içinde , biz Kıbrıs Türk halkının bekası durumundaki Kıbrıs sorununda , tarafların fikir ayrılığında oldukları . Bizzat basın toplantısında dile getirildi .
Buna bakmakta , yarar görüyorum .
Sn. Erdoğan , Kıbrıs’la ilgili “ adadaki gerçekler zemininde , kalıcı bir çözüme kavuşturulması mühimdir ” dedi .
Gelelim adadaki gerçekler zeminine :
Sn. Tatar , bunu Maria hanıma açık açık söyledi .
“KKTC’nin egemenliğinin tanınması “ diye .
Ambargolar da dile getirildi .
Fakat sonuç sıfır .
Yunan Başbakanı Miço ise , BM ve AB’den , dem vurdu .
Kıbrıs konusunda , hem fikir olunmadığını açıkladı .
Yunan Başbakanı , konuşmasında , iki ülke arasındaki sorunları , BM ve AB’ne gönderme yaparak , çözümlenebileceğini hep ima etti .
Geçmişte bu tür lakırdılarla , Türkiye’ye , aba altından sopa gösterilirdi .
Ambargolarla tehdit edilmesi , nerede ise gelenek haline gelmişti .
Bu , daha çok savunma sanayinde olmakta idi .
Şimdilerde , bu lakırdılar , sünnetçi korkusu niteliğine dönüştü .
Öyle ambargolar , artık Türkiye için “ vız gelir , tırıs gider “ söz gelişinden başka bir anlam taşımaz .
Savunma sanayinde , nerede ise , tümden kendine yeterli bir konuma gelen bir Türkiye karşısında . Hamilerinin her türlü askeri yardımlarına karşı , Ankara ile , diyalog araması , düşündürücü olsa gerek .
Savunma sanayinin yükselişi , Türkiye’nin konumu , dış yardımlara rağmen , Türkiye ile baş etmenin mümkün olamayacağının hesabı kitabı yapılarak . Batılı emperyaller , Yunanistan’ın yelkenlerini , Ankara’ya dümen kıracak şekilde şişirerek , Ankara’ya yolladılar .
Miço’nun Ankara ziyaretinin sebebi , Türkiye ile baş edemeyeceğinin kabulü anlamına de gelmektedir .
Eski teraneyi , BM , AB tekrarlayarak , Türkiye’yi eskisi gibi tehdit etmenin de bir yararının olmayacağını . Bu Ankara ziyaretinde her halde algılamıştır .
Yunanistan , batılı emperyallerin , Ege’deki işbirlikçisi .
Bunu , İsrail’e sahip çıkmakla .
Hamas’ı da , terör örgütü kabul etmekle , ispat etmiştir .
Ankara ziyareti .
İki ülke arasındaki , esas ve hayati olan sorunlar , var olmaya devam edecektir .
Bunlardan biri de Kıbrıs .
BM’nin bu yapısı , güneyin ve Yunanistan’ın tavırları . Parlamentolar arası dostluk gruplarının , KKTC’ ye gelmelerini , daha da süratlendirecektir ..