Girne Gençlik Gelişim Merkezi (GİGEM) ev sahipliğinde düzenlenecek olan 'Doğadan Kâğıda' adlı sergi, 3 Eylül 2024 Salı günü kapılarını sanatseverlere açtı. Tabii ki ben de ordaydım. Kağıt sanatçısı ve arkadaşım Feza Aygın Sanıvar’ın bu Bu güzel sanatın bana sunabileceklerini merak ediyordum. Her sergi, insanı daha farklı kademelere, güzelliklere, ilham kaynaklarına götürür. Sergi açılışı, GİKAD ve GİKA Başkanı İçim Çağıner Kavuklu tarafından gerçekleştirildi. Sergi, 10 Eylül 2024 tarihine kadar her gün 10.00-18.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Serginin gelirinin bir kısmı ise SOS Çocuk Köyü Derneği’ne bağışlanacak. Kâğıt sanatı ile doğanın buluştuğu sergi, hem sanata hem de sosyal sorumluluğa katkıda bulunmak isteyen herkesi GİGEM’e davet ediyor.
Feza Aygın Sanıvar
1965 Limasol doğumlu olan Feza Aygın Sanıvar, sanata olan ilgisini çok küçük yaşlarda fark ediyor. 36 yıl önce resim yapmaya başladığını anlatan Sanıvar, resim yapmaya olan tutkusunu öğretmeninin de fark ettiğini ve resim okuması için onu teşvik ettiğini anlatıyor. Babasının hastalığından dolayı üniversiteye devam edemediğini içindeki üzüntüyle ifade ediyor. “Üniversiteye devam edebilseydim; ressam olmak isterdim.” diyor. Sanata olan ilgisini de asla kaybetmiyor. Evde üretmeye devam ediyor. Zamanla kendi yaptığı resimler için kâğıt üretme fikri aklına yerleşiyor ve yeni bir yola çıkarak çeşitli bitkilerden, çiçeklerden; hatta kot pantolondan kâğıt üretiyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde daha önce kâğıt üretildiğini ve üretilmeye devam ettiğini anlatan Feza Aygın Sanıvar, “Cemile çiçeğinden kâğıt üreten ilk kişi benim. Bu benim buluşum ve bununla gurur duyuyorum” diyor.
Bitkilerden Kağıt Yapmak Ve Geri Dönüşüm İncelikleri
Feza Aygın Sanıvar, senelerce sanatın içinde çoğunluğunu minimal çalışmalar yaparak yol alan bir birey. “Yenilikler yaratmak sanatıma katmak benim en büyük tat almalarımdır. Belki sizler bir tatlı yerken sadece tadına odaklanırsınız. Belki de sadece görünüşüne. Sanat da böyle içerik ve görsellik. Ucu bucağı olmayan bir yol. Sanat yoluna çıktığınızda; hatta araştırarak ve deneyerek yol aldığınızda bir bakarsınız ki yolun sonu yok. Sonsuzluk gibi uzadıkça uzar gider. Bu nasıl bir sanat soranlarınız varsa… Diyelim ki resim, kara kalemi guajı, yağlı boyası sulu boyası veya akriliği… bitmez saymakla. Seramik dersek; çamuru ham madde olarak görürsek oksitlendirme, sırlama, mat çalışma, raku pişirme veya barrel pişirme… gibi uzar da gider. Hangi yönde çalışacağınıza karar verdiğinizde ona odaklanır hedef koyarsınız. Sanatı çok yönlü çalışanlardanım. Her maddeyi kullanmak ve onu hissetmektir, benim yolum. Ben, kendimle didinerek yapmayı ve başarmayı bu heyecan verici yolculukta haza almamayı alışkanlık yaptım. Atıklar hep dikkatimi çekmiştir. Tekrardan yenilemek kullanılır hale getirmek; kısaca yaratmak.” diyor.
Cemile Çiçeğinin Fısıltıları
Sanıvar: “Küçükken babamla küçük tahta parçalarından koltuklar masalar yapardık. Atık kırık jaluzilerden bebeklerime yatak odası takımı hazırlardık. Keyifle babamı izler, ona yardımcı olurdum. Ürettiğim çoğu eserim, minyatürdür. Minyatür çalışmayı severim. Ben, kağıt sanatından kağıt üretmek için yola çıktım. Kıbrıs’ta hangi ağaçtan, hangi bitkiden kağıt yapılabilir? Araştırmaya başladım ve çok gecikmeden aradığımı buldum. Cemile çiçeği, benim hep üstüme üstüme geldi. Bir ara konuştuk bile. Sonra anladım ki bana mesaj veriyordu. İşte buradayım, aradığın benim dercesine. Kafamdaki bütün birikmişi, çiçekleri toplayarak başladım. Beni mahcup etmedi. Sürpriz bir şekilde işte ben işte kağıt dercesine haykırdı. Bense, hayretler içinde dans edip çığlıklar atıyordum. Bu yeterli gelmedi küçük bir parça bana çok şey kazandırmış olsa da büyük parça kağıt nasıl olur, nasıl hazırlarım fikri beynimi rahat bırakmadı. Tüm araçlarımı tamamlayabilmek için kalıplar, bol su, en önemlisi zaman, hep böyle bir çember, kafamda döndü durdu.”