Eden in Teos
Bu yaz, en sevdiğim tatil köşesinde, Sığacık’ta Zuhal Başlık, adında güzel mi güzel bir kadınla tanıştım. Bu kadın, gönül gözüyle bakmasını bilen de bir kadın. Kendisi ve oteli o kadar ilgimi çekmişti ki kapıyı çalıp sizlerle sohbet etmek istiyorum dedim. Zuhal Hanım, bu harika yerin geçmişini anlatıyor: “Bu orijinal yapıyı, 2016’da Almanlardan satın aldım. Bunların Marina’da yelkenleri varmış. 15 Temmuz darbesi olunca evi satılığa çıkarmışlar. Ev, karanlık bir evdi. Restorasyon yaptık. Çok uğraştık. Tabii, buraya ilk geldiğim zaman, Eylül 2014’tü. Benim için unutulmayacak bir zaman. 27 Ağustos 2016 doğum günümdür. Bu evi alarak böylece, kendi kendime bir armağan almış oldum. Eylül 2016’da buraya geldim ve başladım. Herkesi çok sevdim. Komşularım oldu. Söyleyebilirim ki komşularımı sevdiğim için burayı sevdim ve burada kaldım.”
Zehra’nın Öyküsü
Kızın adı Zehra. Zehra İstanbul Teknik Üniversitesi’nde öğrenciyken F Tipi cezaevlerini protesto etmek için açlık grevi yapar. Son nefesine kadar ‘özgürlük’ demiştir. Maalesef, ölür. Yazıma konu olan ve de Eden in Teos’un baş köşesine yerleşmiş, otelin en değerlisi durumuna gelmiş bu resim, Hintli Madan Lal tarafından yapılıp Eden in Teos’a armağan edilmiştir.
Şiirli Pansiyon
Akşamüstü Rüyası
Şimdi gemiler geçer uzaklardan
Gönlüm güvertede sere sere serpedir.
Işıklı geceler, saz sesleri peynir, ekmek
Ne biletim ne param ne dostum var. Turgut UYAR
Kaldığım oda, Türk şair Ahmet Turgut Uyar’ın odasıydı. Tam on dört gün bu odada kaldım. Pansiyon, misafirperverlik örneği. Sığacık, küçük bir sahil kasabası. Eski limana yakın olmak, bana güven veriyor. Bu eski limanın sırtlarında rüzgarın küçük esintileriyle bile durmadan dönen rüzgar gülleri, yaşama kocaman bir fotoğraf bahşediyor. Bu kasabayı çok sevmemin nedenlerinden sadece bir tanesi ve en önemlisi, rüzgar gülleridir. Sürekli yaşam döngüsü yönünde dönüp elektrik üretiyorlar. Yaratım, üretim ve sonsuzluğu düşündükçe tekrar tekrar beni kendilerine doğru çekiyorlar. Şiirli Pansiyon’da daha kapıdan girmeden o tarifsiz sıcaklığı yaşadığım yer. Misafirleri tavandan aşağıya doğru sallanan kitaplarla portakal, limon, erik ağaçlarıyla karşılaşıyorlar. Ben ve Moksha (sevgili köpeğim), bize ayrılan Turgut Uyar odasında mutluyduk. Bu odanın penceresindeki çiçekler, bizde müstakil bir ev havası uyandırıyordu. Pansiyonun sahibi Voli’nin insanlığı, herkeste göremeyeceğimiz olgunluğu, çözüm odaklılığı, tartışılmaz.
Sığacık Kaleiçi
Pansiyonlar, kafeler, balık restoranları, hediyelik eşya satan tezgahlar, yılan gibi kıvrılan, ahtapot gibi kollara ayrılan begonvil dolu sokaklarda yemek yemenin keyfi… Sokaklardan taşan kahve kokuları, naneli limonatalar, dondurma yelpazesi (özellikle de oranın simgesi olan mandalina) herkesin gönlünde bambaşka duygular uyandırıyor.
Teos Marina
Arnavut kaldırımlı dar sokaklardan, çingene pembesi begonvillerden sonra liman boyunca devam eden Teos Çarşı, daha bir modern havada. Eski liman tarafında tur gemileri, küçük yatlar var. Buraya insanlar, çekirdek çitlemek, içmenin keyfine varmak için geliyorlar. Hemen ötede aynı liman; ama farklı konsepte bir marina uzanıyor. Burada, küçüklü büyüklü, yepyeni özel yatlar, şık, zengin dükkanlar, iyi giyimli kadınlar, adamlar, zengin görünümlü müşteriler, park yerinde pahalı arabalar var. Eski ve yeni limanın ortak noktaları, dağ sırtlarında, yeşillikler içerisindeki güzel evler, kendini kasabadan ister istemez soyutlayan insanlar ve tabii ki uzun boylu, bembeyaz, yükseklere doğru bakan rüzgar gülleridir.