Dünyamızda Neler Oluyor?
‘Yapay Zeka’, idealize edilmiş, yepyeni dünyamıza uygun olup olmadığına henüz karar veremediğim, bizleri hangi yönlerden baskılayabilecek, bize yararları kadar hangi zararlarını gösterecek bir bilgi sistemi. Kabul etmeliyiz ki zekanın da yapayı çıktı. Yıllar önce yaratıcılığın önemi üzerine konuşurken bu yeni dönemde yaratıcılığın çok üstüne çıkılmış gibi. Fakat, bence yaratıcılığımızın, doğallığın verdiği keyif hiçbir şeyde yok. Bizler, ideal olmadan çok daha güzeliz. Araştırma yapmanın verdiği keyif, bir konuda yanılmanın ve tekrar tekrar o konuya dönmenin verdiği heyecan, ödevlerimizi tüm doğallığıyla yapmanın özgüveni anlatılmaz duygular. İnternetten tabii ki yararlanalım; fakat kendimizi internetin kölesi yapmayalım.
İdealleştirilmiş Perspektif
Yapay zekâ, idealleştirilmiş bir perspektife göre, insan zekâsına özgü yüksek bilişsel fonksiyonları veya otonom davranışları sergileyen bir yapay işletim sistemidir. Bu sistem, algılama, öğrenme, çoğul kavramları bağlama, düşünme, fikir yürütme (belirtme), sorun çözme, iletişim kurma ve karar verme gibi yeteneklere sahip olmalıdır. Ayrıca, bu yapay zekâ sistemi düşüncelerinden tepkiler üretebilmeli (eyleyici yapay zekâ) ve bu tepkileri fiziksel olarak dışa vurabilmelidir.
Yapay zekânın ilk araştırmacıları, insanların bulmacaları çözerken veya mantıksal çıkarımlar yaparken kullandığı adım adım akıl yürütmeyi taklit eden algoritmalar geliştirmiştir. 1980'lerin sonları ve 1990'larda, belirsiz veya eksik bilgiyle başa çıkmak için olasılık ve ekonomi kavramlarını kullanan yöntemler geliştirilmiştir.
Bilgi temsili ve bilgi mühendisliği, yapay zekâ programlarının sorulara akıllıca yanıt vermesini ve gerçek dünya ile ilgili çıkarımlarda bulunmasını sağlar. Formel bilgi temsilleri; içerik tabanlı indeksleme ve bilgi erişimi, sahne yorumlama, klinik karar destek sistemleri, bilgi keşfi (büyük veritabanlarından 'ilginç' ve eyleme geçirilebilir çıkarımlarda bulunma) gibi birçok alanda kullanılmaktadır.
Yapay Zeka Yasası Yayımlandı
Avrupa Komisyonu tarafından 21 Nisan 2021 tarihinde sunulan ve Yapay Zeka (YZ) sistemlerinin piyasaya arzı, hizmete sunulması ve bazı uygulamaların yasaklanmasına dair kuralları belirleyen “Yapay Zeka Hakkında Uyumlaştırılmış Kurallar Getiren ve Bazı Birlik Yasama Tasarruflarını Değiştiren (AB) 2024/1689 sayılı Tüzük”, 12 Temmuz 2024 tarihinde AB Resmi Gazetesi’nde yayımlanmıştır. Tüzük, 1 Ağustos 2024 tarihinde yürürlüğe girecektir.
AB’nin bu düzenlemesi bir yandan iç pazarın işleyişinin geliştirilmesini, diğer yandan insan odaklı ve güvenilir YZ teknolojilerinin benimsenmesini teşvik etmeyi hedeflemektedir. AB böylece yenilikçiliği desteklerken, YZ sistemlerinin olası zararlı etkilerine karşı sağlığın, güvenliğin, çevrenin yanı sıra demokrasi ve hukukun üstünlüğü dâhil temel hakların korunmasını amaçlamaktadır.
Yapay Zeka Yönetirse Dünya Nasıl Olur?
Dr. Çağrı Mert Bakırcı, Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nden (ODTÜ) mezun olmuştur. Bakırcı, bilimsel şüphecilik, evrimsel biyoloji ve genel bilim konularında geniş bir kitleye hitap eden yazılar ve kitaplar yazmaktadır. Popüler bilim platformu Evrim Ağacı’nın kurucusu ve yöneticisidir. Bakırcı’ nın ‘Yapay Zeka Dost mu Düşman mı?’ adlı yazısını sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Londra`daki Kraliyet Cemiyetinde sıradan bir haziranın cumartesi sabahı. Bilgisayar bilimcileri, halk arasında ünlü isimler ve gazeteciler, onlarca yıldır süregelen bir mücadeleye tanıklık etmek için bir araya geldiler. Katılımcıların kimileri etten ve kandan kimileriyse silikondan ve ikili sayı sisteminden… 30 insandan oluşan jüri heyeti, bilgisayar terminallerine oturdular ve sohbet etmeye başladılar. Amaç neydi? Görmeden sohbet ettikleri kişilerin gerçek bir insan mı yoksa bir bilgisayar programı mı olduğunu tahmin etmek!
Reading Üniversitesi tarafından düzenlenen etkinlik, Turing Testi`nin bir tekrarıydı. Bu test, 65 yıl önce İngiliz matematikçi ve şifre bilimci Alan Turing tarafından, bir makinenin, insandan ayırt edilemeyecek kadar zeki davranıp davranamayacağını anlamak için geliştirilmiş bir testtir.
Londra`daki yarışmada, on üç yaşındaki Ukraynalı bir çocuğun kişiliğine sahip olan Eugene Goostman isimli bilgisayar sohbet programı, diğer yarışmacıların önüne geçerek göz doldurdu. Jürinin %33`ünü, onların gerçek bir insanla konuştuğuna ikna etmeyi başardı. O zamanlarda yarışma düzenleyicileri ve medya bunu “tarihi bir başarı” olarak değerlendirdi. Çünkü %33`lük bu oran, Turing Testi`ni “başarıyla geçmek” anlamına geliyordu!
İnsanların zeki sistemler ve makineler üzerine çalışmaların yürütüldüğü saha olan ‘yapay zeka’ dendiğinde akıllarına genellikle Eugane Goostman gibi konuşabilen bilgisayarlar ve robotlar geliyor. Ancak günümüzdeki yapay zeka, araştırmalarının büyük bir kısmı, akıllı iletişim araçları geliştirmeye değil, insanların hayatlarını kolaylaştırabilecek akıllı sistemler geliştirmeye odaklanmış haldeler. Örneğin nesneler veya hayvanları ayırt edebilen yazılımları veya sahiplerinin istek ve ihtiyaçlarını tatmin edebilecek hatta önceden ön görebilecek sistemler üzerine çalışıyorlar. Fakat ünlü fizikçi Stephen Hawking gibi bazı düşünürler, yapay zekanın bir endişe kaynağı olduğunu belirtiyorlar.
Düşünen otomatların dost mu, düşman mı olduğu tartışması ancak antik zamanlara kadar gider. Maryland Üniversitesinde yapay zeka araştırmaları yürüten bilgisayar bilimci Dr. Don Perlis şöyle söylüyor: “İnsan olmayan bir yapının zeki olması fikri, insan bünyesine pek huzur verici nitelikte değildir.”
Yapay zekanın bilimsel tarafı incelenecek olduğunda, heyecan ve hayal kırıklığının hep döngüler halinde birbirini takip ettiği görülür. Çünkü bu alanda sıklıkla devasa tahminler sonuçsuz kalarak hayal kırıklığını doğurmuştur. Reading Üniversitesindeki Turing Testi etkinliği de bunun örneklerinden biridir: birçok bilim insanı, Eugene Goostman`ın performansını ucuz bir numara olarak değerlendirmiştir. Söylediklerine göre bu sohbet programı, İngilizceyi anadil olarak konuşamayan bir kişiliği(genç bir çocuğu) taklit ederek sistemi kandırmıştır. Zaten, günümüzde birçok bilim insanı, geliştirilmiş ve güncellenmiş bir Turing Testi`nin geliştirilmesi gerektiğine ikna olmuş haldedir.”
Kaynak:
https://tr.wikipedia.org