Okullara , türbanla girilmesi olayı ile birlikte , halk içerisinde ayrışma faaliyetleri de tetiklenir bir hal almıştır .
Bu , bilinçli mi , bilinçsiz mi yapılıyor ?
Ayrı bir tartışma konusudur .
Önemli olan , halkın , ayrıştırılıp , bölünme noktasına getirilmesidir .
Demokratik Hukuk Devleti kuralları çerçevesinde kalma koşulu ile , herkes , düşüncesini açıklama , eleştirisini yapma özgürlüğüne sahiptir .
Bu , temel insan haklarındandır .
Fakat , eleştiri, yukarıda da bahsettiğim , hukuk kurallarını aşıyorsa , bu bir suç niteliğine girmektedir .
Bir de , suç teşkil etmemesine karşın , bazı söylemler , suç niteliği kadar ağır sonuçlar doğurmaktadır .
Bu söylemler , halkta , büyük tepki yaratıyorsa , nitelik olarak , bunlar da suç listesine alınabilir .
Tabii , kantarın topunu kaçırmamak kaydı ile .
Gelelim , hala daha halkın gündemini teşkil eden , türban ve yüksek mahkeme binasının temel atma törenine .
Bizim Anayasamızın , değiştirilemeyecek maddelerinden olan , birinci madde . Laiklik ilkesini de , içinde barındırmaktadır .
Yani , KKTC .
Hem , Hukuk Devleti .
Hem , Sosyal Devlet .
Hem de , Laik Devlettir .
Devletlerin , laikliği kabul etmesi demek . O ülkedeki vatandaşların , din ve vicdan özgürlüklerini , güvence altına alması .
Bir de , din işlerinin , devlet işlerinden ayrılması demektir .
Vatandaşlar , laik devlette , din ve vicdan özgürlüğünü , özel yaşantısında yapmak serbestliğine sahiptir .
Din ve vicdan özgürlüğü kullanılırken , bunun kamu alanına yansıması , bu alanda kullanılması , laik devlette mümkün değildir .
Hiç bir kamu alanında , hiçbir dinin , amblemi , rozeti , simgesi , resim ve belirleyici işaretlerini taşımak , laik devlette mümkün değil .
Yukarıda bahsettiğim gibi , özel hayatta ancak bu mümkündür .
Laik devlette , devletin düzenlediği törenler , tamamı ile , o devletin laiklik ilkesine göre yapılmaktadır .
Bu törenlerde , devletin kendine özgü , işaret , flama ve semboller bulunur .
Her hangi bir dinin , sembollerinin bulunması mümkün değil .
Buna , din adamları da dahildir .
Gelelim , bizim , yüksek mahkeme binasının temel atma törenine .
Tören .
Hangi ülke tarafından hazırlandı ?
Bilmiyorum .
Kim tarafından , hazırlanırsa hazırlansın .
Törenle ilgili program , daha önceden hazırlanıp , çağrılı olanlara gönderilir .
İşin , can alıcı noktası da burada .
Gerek KKTC ve gerekse de T.C programı hazırlasın .
Fark etmez .
Programda , nelerin yapılacağı , kimlerin konuşacağı , madde madde yazılır .
O günkü program uygulandığında , din adamının da , programa göre dahil edilerek , davetlilere bildirilmiş olması gerekirdi .
Bu yapılmamışsa , davetlilere , çok büyük ayıp edilmiş oldu .
Yok .
Programda din adamının da , din kurallarına göre törene iştiraki yazılmışsa ve buna göre , her davetli törene iştirak etmişse .
Söylenecek söz , olamaz .
Demek ki , herkes bilerek , törene katılmıştır .
Son törenle birlikte , laiklik olayı , ülkeyi sarmış durumda .
Başka nedenlerden , iktidara karşı olanlar , laikliği de arkalarına alarak , hükümeti , eleştiri bombardımanına tutuyorlar .
Atatürk’ü eleştiren bazı çevreler de , bu kervana katılarak . Atatürk’ten çok , Atatürkçü oldular .
Ateşe , körükle gidiyorlar .
Bazı çevreler de , halkın , ayrışması ve bölünmesinden , çıkar elde etmenin peşinde .
Halbuki .
En çok , kenetlenmemiz gereken bir süreçten geçmekteyiz .
Bel bağladığımız , Türk Devletleri , beş , on avroya bizi hebada karar kıldı .
Dört tarafımız , nerede ise , abluka altında .
Birbirimize , kırıcı olmaktan , vazgeçelim .
Hoş görü kültürüne , sıkı sıkı sarılmalıyız .
İnsanları kırmaktan daha çok , ikna yolunu seçmeliyiz .
Bu topraklarda , daha da kök salmanın yollarını araştırmalıyız .
Güneyimize bir bakalım .
Gözlerimizi , kulaklarımızı , bir an ayırmayalım .
Katledilenlerin sayısı , 52 bini buldu .
Ayni gemide olduğumuzu , unutmayalım .