Ceyhun, Türkiye’nin uluslararası krizlerde üstlenebileceği sorumluluklara dikkat çekerek, “Türkiye Cumhuriyeti nasıl ki bir Rusya–Ukrayna savaşı sona erdiğinde Ukrayna’nın yeniden yapılanması konusunda çok aktif bir rol oynayacaksa, aynı şekilde Gazze’de ateşkesin sürdürülmesi ve Filistinlilerin inatçı ve haklı bir şekilde enkazdan yeni bir yaşam kurma çabalarına destek noktasında da en önemli garantör ülkelerden biri olacaktır” dedi.

Ceyhun, Türkiye’nin garantörlük rolünün yalnızca Kıbrıs’la sınırlı olmadığını vurgulayarak, “Nasıl ki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Kıbrıs meselesinde Türkiye’nin garantörlüğü hayati bir rol oynuyorsa, aynı şekilde Filistinliler için de Türkiye’nin garantörlüğü büyük önem taşıyacaktır” ifadelerini kullandı.

Bölgesel dengelere de değinen Ceyhun, Türkiye’nin Suriye ve Irak’ın toprak bütünlüğüne verdiği önemi hatırlattı. İsrail’de mevcut hükümetin saldırgan politikalarının Orta Doğu’yu daha da istikrarsızlaştırma riski taşıdığına dikkat çeken Ceyhun, “ABD, bölgeye coğrafi olarak uzak olduğu için gerekli önlemleri alma konusunda etkili olamıyor. Türkiye ise bölgeye en yakın ülke olarak bu rolü üstlenebilecek birinci aktördür” dedi.

Ceyhun, Türkiye’nin bu politikalarının hem bölgesel istikrar hem de ulusal çıkarlar açısından zorunlu olduğuna dikkat çekerek, “Biz Orta Doğu’da barış istiyoruz” ifadeleriyle sözlerini tamamladı.