Federe Devleti kurulmuştu . Müdahaleyi yapan , Ecevit Hükümetinin programında , iki eşit egemen halkın ortaklığında , bir federal yapı vardı .
Geçmiş yazılarımda , bunları ayrıntılı şekilde yazmıştım .
O zamanki , Kıbrıs siyasal idaresi , bu doğrultuda oluşturulacak federal devletin. Türk kanadını oluşturarak , Federe Devleti kurmuştu.
Böylece , Türk tarafı , iyi niyetini göstererek , federasyona hazır olduğunu belirtip , karşı taraftan , gelecek hamleyi bekledi .
Hamle , hep olumsuzlukları doğurdu ve Crans Montana’da , şimdiki güneyin sözde Cumhurbaşkanı İkinci Niko . Anastasiadis’le birlikte , masayı devirerek , bavullarını alıp toz oldu .
1975 , 15 Şubat’ta , Türk Federe Devletini , Türk tarafı , bir iyi niyet girişimi olarak dünyaya ilan etti .
O yıl içerisinde , Devletin ilanı ile , Halkın Sesi Gazetesi adına , Türkiye’deki parti başkanları ile söyleşi yapmaya karar verdim ve TC . Başbakanlık Basın Yayın bölümünden , randevu talebinde bulundum.
O söyleşi programında , MSP genel başkanı , Rahmetli Erbakan da vardı .
Beni , TBMM’de , MSP grup odasında kabul etti .
Konularımız , Kıbrıs , Türkiye ve dünyada öne çıkan konulardı .
Ramazan , ayıydı .
Yine de , nezaket göstererek , bir şey içip içmeyeceğimi sordu .
Teşekkür ederek , bir şey içmeyeceğimi söyledim .
Niyetli , olup olmadığımı sordu .
Olmadığımı söyledim .
Kıbrıs’ı , sordu .
Kısaca bilgi verdikten sonra , konudan konuya geçtik ve sohbetimiz AB’ ne geldi .
Türkiye’nin üyeliği ile ilgili , sorduğum soruya , çok sert bir reaksiyon koyarak :
“ AB , bir Hristiyan Kulübü . Onlara güven olmaz “ yollu söylemde bulunarak . Avrupa’nın bu vasfını , çeşitli örneklerle anlatmaya çalıştı.
Bu söyleşiyi ve Rahmetli Erbakan’ı , niye bu yazımın , içeriğinin bir parçası haline getirdim ?
Merak ettiğinizden , eminim .
Kıbrıs Adasında , can almalar ve kan dökmeler , 1955‘ ten 20 Temmuz 1974‘ de kadar devam etti .
Adaya , barış ve sukünet .
Türk Barış Harekatı ile geldi .
O zamandan , bu zamana , ne kuzeyde , ne de güneyde , insanların kanı akmıyor .
Yaşam hakları korunarak , hayatlarına devam etmektedirler .
1 Nisan 1955‘ ten , Barış Harekatına kadar , yüzlerce Türk , alınarak götürüldü ve halen nerede oldukları bilinmiyor . 15 Temmuz 1974‘ te Rumlar kendi aralarında çarpışarak , öldürüldüler ve bir çokları da alınıp , götürüldü . Hala daha , akıbetleri meçhul .
20 Temmuz’da , her iki taraftan da , kayıplar var .
1963 – 1974 arası , binlerce Türk , halen kayıp .
Neredeyse , kemikleri çürüdü .
Güneyin talebi doğrultusunda , AB yetkilileri .
20 Temmuz 1974’ de , kayıp olan Rumlara , AB’ de anıt yapmak için kolları sıvamışlar .
Türk tarafı buna karşı çıkarak , demeçler vererek , karşı çıkıldığını ve adil olmadığını , AB yetkililerine iletmişlerdir .
Çiçeği burnunda , Cumhurbaşkanı , Sn. Erhürman da , yazılı açıklamada bulunarak , olaya karşı çıktı .
Girişimde bulunacağını , açıkladı .
Dışişleri Bakanlığı da , bu meyanda , açıklama yaptı .
Değerli okurlar .
O dönemi hatırlayanlar , Annan Planında , ne vaatlerde bulunmuşlardı .
Sonuç , sıfıra sıfır , elde var sıfır .
Aslında , gerçeği , yıllar önce rahmetli Erbakan söylemişti .
Türk kayıpların dini , Hristiyanlığın herhangi bir mezhebinden olsa idi , onlar da ayni anıtta veya başka bir anıtta yerlerini alacaklardı .
Ne demişti , Erbakan ?
“ AB , bir Hristiyan Kulübüdür .”
Yıllar sonra , Avrupalı bunu kanıtlamıştır .
Bir de , bizde , bunlara , içte ve dışta garantörlük öneren , bazı gafillerin , nasıl bir açıklama getirecekleri de merak konusu .