İktisatbank piyasa analizi

İktisatbank'ın 15 Aralık 2025’e ilişkin Günlük Piyasa Analiz ve Yorumu şu şekilde:



ABD borsalarının haftanın son iş gününü düşüşle tamamlaması ardından yeni haftanın ilk iş gününe, Asya piyasalarının, temkinli hatta satıcılı bir başlangıç yaptığını görüyoruz. Gündemi meşgul edecek merkez bankaları haftasına ve ABD'de açıklanması beklenen kritik veriler öncesinde risk iştahının azaldığını not etmemiz gerekiyor. Çin'de bu sabah açıklanan zayıf ekonomik görünüm ve gayrimenkul sektörüne ilişkin endişeler risk algısını baskılamaya devam ederken, iç talebin zayıf, büyümenin ise giderek ihracata bağımlı hâle gelmesi ve artan küresel ticaret baskıları yapısal reform ihtiyacını ön plana çıkarıyor. Gayrimenkul cephesinde ise Vanke’nin tahvil ödemelerine ilişkin yaşadığı sıkıntı, devlet destekli şirketler dâhi olsa sektör genelinde kırılganlığın sürdüğüne işaret ediyor.

ABD'de teknoloji hisselerinde Oracle ve Broadcom kaynaklı hayal kırıklıkları, AI hikâyesinin sorgulanmasına neden olurken, Nasdaq endeksi haftayı %1,7 gerileyerek tamamladı. Asya genelinde kırmızı renk hâkim olurken, Tokyo ve Güney Kore borsaları %1,5 civarında geriledi. Güvenli liman arayışının ön plana çıkması ile altına yönelik talep yeniden artarken, altının ons fiyatı bu sabah 4,330 dolar seviyesine kadar tekrar yükselerek rekor seviyelere yaklaşmış durumda. Gümüş, cuma akşam saatlerinde 64,60 dolar seviyelerine kadar yükselmesinin ardından dakikalar içerisinde oldukça sert sayılabilecek kâr satışları ile karşı karşıya kaldığının altını çizmemiz gerekiyor. Kâr satışlarının gölgesinde haftayı 62 dolar seviyesinden kapatan gümüş, bu sabah hafif de olsa toparlanarak haftaya 62,70 dolar seviyesinden başladı. Teknik olarak artık yılın son haftasına girilmesi ile birlikte likidite koşullarının da daha hassas hâle geldiğini, yatırımcıların büyük bir kısmının pozisyon kapatmaya başlamasıyla likiditenin kurumaya başladığını, fiyat hareketlerinin ise göreceli olarak daha sert ve dalgalı olmasına zemin hazırladığını söylememiz gerekiyor.

Bizim çok uzun yıllardır büyük bir potansiyel taşıdığını söyleyerek takip ettiğimiz gümüşü, son aylarda hemen hemen herkes konuşur oldu. Özellikle son dönemde yaşanan fiyatlama davranışının yalnızca yatırımcı talebiyle açıklanamayacak kadar güçlü olduğunun altını kalınca çizmek isteriz. Çin'in gümüş ihracatına yönelik kontrolleri sıkılaştırabileceğine dair haberler, küresel arz tarafına ilişkin soru işaretlerini artırırken, başta güneş enerjisi ve elektronik olmak üzere endüstriyel kullanım kaynaklı fiziki talep de yüksek seyrini koruyor. Stok seviyelerinin görece düşük olması, fiziki piyasada zaman zaman gerilim yaratmaya devam ederken, gümüşteki yükseliş, spekülatif bir hareketten ziyade arz-talep dengesindeki bozulmanın fiyatlara yansıması olarak okunması gerektiğini düşünüyoruz. Kâr satışlarının bitmesi ardından yukarı yönlü hareketin devam etmesini bekliyoruz.

Bir adım geriye çekilerek büyük resme odaklanmak gerekirse, 1 ons gümüşün bir varil petrolden daha değerli olduğunun altını kalınca çizmemiz gerekiyor. Yatırımcıların para tercihlerinde son bir yıldır sessiz ama çok net bir ayrışma yaşandığını belirtmemiz gerekiyor. İnsanlar günlük harcamalarda doları kullanırken, birikimlerinde ise altın ve gümüşü tercih ettiğini hep birlikte gözlemliyoruz! Bunun nedeni karmaşık finans teorilerinde ziyade, oldukça basit bir şekilde açıklanabilir: değerini koruyacağına inanılan para saklanıyor, zamanla eriyeceği düşünülen para ise harcanıyor. Dolar hâlâ ticaretin ve ödemelerin ana aracı konumunda olsa da, Trump'ın zayıf dolar talebi ve Fed üzerinde tam saha pres uygulaması ile güven limanı algısı giderek zayıflıyor. Altın ve gümüş, belirsizlik çağında elde tutulan para rolünü yeniden üstlenirken, iktisatta ise bu davranış, “kötü para iyi parayı piyasadan kovar” diyen Gresham Yasası ile özetleniyor.

Hazır yeri gelmişken, Fed başkanı için adaylık yarışında Fed'in eski yöneticisi Kevin Warsh’un da potaya girdiğini görüyoruz. ABD Başkanı Trump, Warsh ile görüşmeler yaptığını ve Warsh’ın yanı sıra Ulusal Ekonomi Konseyi Direktörü Kevin Hassett’ın da güçlü adaylar arasında olduğunu söyledi. Polymarket'a göre Warsh'un başkan olma ihtimali %40'a sıçradı. Piyasa algısı açısından Warsh’un, Hassett’e kıyasla daha olumlu karşılanabileceğini düşünüyoruz.

Fed'den söz etmişken, bu hafta Japonya Merkez Bankasın'dan çeyrek puan faiz artırımı, İngiltere Merkez Bankası'ndan ise çeyrek puan faiz indirim beklentisi ön plana çıkarken, ECB başta olmak üzere Avrupa merkez bankalarının büyük ölçüde bekle-gör modunda kalmasını bekliyoruz. Dolar, geride bıraktığımız haftanın büyük bir kısmını sert sayılabilecek düşüşle tamamlaması ardından, haftanın son iş gününü sınırlı da olsa toparlanma denemesi yaparak geçirdi. EURUSD paritesi, sene başında hepimizi ters köşeye yatırmasının ardından seneyi 1,17'li seviyelerinde tamamlamaya aday görünüyor.

Fed'in faiz indirimlerine devam edeceği bir ortamda, ECB'nin uzun bir süre politika faizini %2 seviyesinde sabit tutması ardından 2026'nın son çeyreğinde artırıma yönelebileceği beklentisi, yeni senede EURUSD paritesinde 1,22-1,24 seviyelerine varan bir yükselişe imkan tanıyor. İngiltere’de geçen hafta açıklanan büyüme verisinin beklenmedik bir şekilde daralması, kraliyet aslanı sterlin üzerinde baskı yarattı. GBPUSD paritesi perşembe günü 1,3450 seviyesini test etmesi ardından haftanın son iş günü 1,3360 seviyelerine zayıf veriye paralel gerilerken, yeni haftada gözümüz 1,3350 seviyesinde olacaktır. Seviyenin altında günlük kapanış durumunda, sterlin cephesinde kazanımlar yerini düşüşlere terk edebilir.

ABD tarafında ise kamu kapanması nedeniyle ertelenen istihdam ve enflasyon verileri yukarıda da dile getirdiğimiz üzere Fed’in önümüzdeki döneme ilişkin politika duruşunu netleştirmesi açısından kritik öneme sahip olacaktır. Zayıf bir istihdam görünümü resesyon tartışmalarını yeniden alevlendirebilirken, enflasyondaki katılık faiz indirimlerinin hızını sınırlayabilir. Yıl sonuna doğru düşen işlem hacmi ve kâr realizasyonları da düşünüldüğünde, piyasaların yeni yıla gün sayarken, temkinli ama tetikte girdiği bir döneme yaklaşmış bulunduğumuzu söylememiz gerekiyor.

Haber akışında, Avustralya'da tarihinin en büyük terör saldırısının gerçekleştiğini görüyoruz. Sydney'de Hanuka Bayramı kutlamaları yapan Yahudi topluluğuna açılan ateşte en az 16 kişinin öldüğü ifade ediliyor. Öte yandan, Suriye’de DEAŞ militanının saldırısında 2 ABD askeri ve tercüman olarak çalışan 1 ABD vatandaşının öldürüldüğünü okuyoruz. DEAŞ'ın saldırısının hem ABD'ye hem de Suriye'ye karşı olduğunu kaydeden Trump, saldırının Suriye yönetiminin tam kontrolü altında olmayan bir bölgede düzenlendiğine işaret etti. Başkan Trump, çok ciddi bir misilleme olacağını söyledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Berlin’de başlayan barış görüşmeleri kapsamında Rusya ile savaşı sona erdirmek amacıyla önemli bir adım atarak NATO üyeliği hedefinden vazgeçebileceğini açıkladı. ABD Başkanı Trump’ın özel temsilcileriyle yapılan ve ilerleme kaydedildiği belirtilen görüşmelerde Zelenskiy'nin ABD ve Avrupalı müttefiklerden Rusya’ya karşı bağlayıcı güvenlik garantileri talep ettiğini okuyoruz. Bu gelişme, Ukrayna'nın savaş boyunca en temel kırmızı çizgilerinden biri olarak görülen NATO hedefinde ciddi bir esnemeye işaret ettiğini not etmemiz gerekiyor.

Türk mali piyasalarında ise dışarıda Fed içeride ise TCMB kararları ardından temkinli iyimser seyir ön plana çıktı. BİST100 endeksi haftanın son iş gününü %0,7, bankacılık endeksi ise %1 artıda tamamladı. Bankacılık cephesinde 17bin endeks seviyesine yukarıda dikkatle takip edeceğiz. Türkiye'nin risk primi yaklaşık 5 baz puan daha gerileyerek 220 baz puandan haftayı tamamlarken, USDTRY kuru bebek adımları ile 42,70 seviyesine yükseldi. TL tahvil faizlerinde bir miktar kâr realizasyonu görülürken, cuma günü açıklanan TCMB Piyasa Katılımcıları Anketi yakından takip edildi.
Bu haber 18 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER